ŞAH-I HORASAN İMAM RIZA (A.S)

“Horasan’da torunumu (İmam Ali Rıza’yı) ziyaret eden beni ziyaret etmiştir. Onu ziyaret edene cehennem haram ve cennet farz olur.”  (El Medhal li İbni’l Hacc El Giyrivani El Maliki, c.1, s. 257)

Hadis-i Şerif

Makamı:                                       Sekizinci İmam

Adı:                                                Ali

Lakabı:                                          Rıza

Künyesi:                                        Ebu Hasan

Baba adı:                                      Musa-i Kazım

Anne adı:                                      Nemce

Çocuk sayısı:                                 Bir kız ve bir erkek

Veladet ve Şehadet tarihi:  11 Zilkade, hicretin 148. yılında dedesi Hz. Resulullah’ın şehri Medine’de doğmuştur. Yirmi yıl imamlık yapmış ve elli beş yaşında sefer ayının sonunda hicretin iki yüz üçüncü yılında İran’ın Meşhed şehrinde, Abbasi halifesi Me’mun tarafından şehit edilmiştir.

İmam Rıza’nın Soyu ve Üstün Şahsiyeti:

İmam Rıza (a.s.) Hz. Muhammed’in (s.a.a) soyundan, Hz. Ali ve Fatıma evlatlarındandır. Nubuvvet bağının; ilim, irfan cilvesinin kemal-i terennümüdür. Kuran ve Hz. Peygamber efendimizin şahitliğiyle Kuran’dan ayrılmaz ismet ve imamet halkasının sekizincisidir.

İmam Rıza (a.s.) varis-i enbiya ve ilm-i ledunniye sahipti. Zira peygamberlerde olduğu gibi masum imamların ilmi de yüce Allah (c.c.) tarafından onlara verilmiştir. İmam, özellikle Tus – Meşhed’deyken çoğunlukla Abbasi halifesi Me’mun tarafından düzenlenen, çeşitli beldelerden çağırılmış zamanın en büyük ilim adamlarının katılıyla gerçekleşen münazaralara katılmıştır. Bu münazaralar sonucunda ister dost ister düşman olsun katılan herkes onun üstün faziletine şahit olmuş, itirafta bulunmuşlardır. Örneğin Me’mun’un da bulunduğu bir münazara meclisinden Ali b. Şubenin nakli,   yine Saffan b. Yahya’nın naklettiği Yuhanna ile İmam Rıza’nın münazarası vb. başıca bilinenlerdir. (Tuhaful ukul, s. 313 / Uyûnu’l Ahbar, c. 2, s. 230)

İmam Rıza’nın (a.s.) Makamı:

Hazreti Ayetullahu’l-Uzma Cevad Amuli, İmam Ali Rıza (a.s.) hakkında şöyle demiştir:

  • Her varlığın diğer bir varlıktan razı olması İmam Rıza (a.s.) vasıtasıyladır.
  • Allah’ın (c.c.) sevdiği kullarına verilmiş her tevfik (başarı) onun vasıtasıyla verilmiştir.
  • Kuran-ı Kerim’in buyurmuş olduğu, insanın ulaşabileceği en yüksek makam olan “Raziye” ve “Merziye” makamlarına onun vasıtası ile ulaşılabilir.
  • Allah (c.c.) dostlarının ulaşabileceği “yakin” makamına yine onun vasıtasıyla ulaşılabilir.
  • İnsanın Allah (c.c.) katında “Rizayet” (memnuniyet) makamına ulaşması da İmam Rıza (a.s.) vasıtası iledir. İmam Rıza’ya (a.s.) “rıza” denilmesinin sebebi kendisinin Allah (c.c.) katında “Rizayet” makamına ulaşmasından ziyade başkalarının bu makama ulaşmasına vesile olduğu içindir.

İmam Rıza (a.s.)ın Güzel Ahlakından Örnekler

  • Misafirperverdi.
  • İşçi hakkına çok önem verirdi. Kimsenin hakkını zayi etmezdi.
  • Başkasının sözünü kesmezdi.
  • Meşru isteği olanın isteğini geri çevirmezdi.
  • Halkın karşısında ayağını uzatmazdı.
  • Asla ağzından kötü söz çıkmazdı.
  • Ağlarken yüksek sesle ağlamazdı.
  • Hiç kimsenin yanında tükürmezdi.
  • Sofra açıldığı zaman işçi ve çobanlarla yemek yemekten kaçınmazdı.
  • Az yerdi.
  • Az uyurdu ve gecenin çoğunu ibadetle geçirirdi.
  • Ayın en az üç günü müstehap oruç tutardı.
  • Sadakasını gece karanlığında verirdi.
  • İmam çok sade yaşardı, hasır üstünde otururdu. Sade ve sert elbiseler giyerdi ancak halkın içine çıktığında normal elbiselerini giyerdi. (Abbasi Halifesi Me’mun’un vezirinin naklettiğine göre)
  • Yemeğin en iyisini fakirlere yedirir onlarla aynı sofrada otururdu.
  • Cenaze törenlerine katılırdı.
  • Kuran-ı Kerim’i çok okur, çok dua ve zikir ederdi.
  • Sözleriyle başkasını incitmezdi.
  • Bir mecliste otururken bir yere yaslanmazdı.
  • İsraftan kesinlikle kaçınırdı.
  • Yolda kalanların ihtiyaçlarını karşılardı.
  • Hasta ziyaretine giderdi.
  • Ramazan ayında iftarlık dağıtırdı.
  • Misafiri şahsen ağırlar ona hizmet ederdi.
  • Güzel kokular sürerdi özellikle namaz kılacağı zaman.
  • Saç ve sakalını tarardı.
  • Temizliğe azami dikkat ederdi.
  • Yemekten önce ellerini yıkardı ve kurulardı.
  • Çalıştırdığı her işçinin hak ettiğinden fazlasını verirdi.
  • Çok alçak gönüllüydü.
  • Fakir ve yoksullara karşı çok cömert davranırdı.

İmam Rıza’nın (a.s.) Kısaca Hayat Mücadelesi:

Abbasi Halifesi Me’mun, babası Harun Reşit gibi kendi halkına özellikle de Ehl-i Beyt dostlarına zulüm ve baskı yapan zalim ve diktatör biriydi. Bu yüzden halk Hicaz, Irak ve Yemen bölgelerinde onun aleyhine ayaklanmışlardı. (Tarih-i Taberi, c.8, s. 527) Me’mun, siyasi rakipleriyle olan mücadelesiyle birlikte İmam Rıza’nın (a.s.) Medine’deki nüfuzundan ve halkın ona olan teveccühünden de rahatsızdı.

Bu yüzden Me’mun, bir taraftan kendi rakiplerine karşı Ehl-i Beyt dostlarını ve Alevileri kendi yanına çekebilmek diğer taraftan da İmam’ın faaliyetlerinin önüne geçmek için İmam’ı yanına çağırarak zorla Medine‘den Horasan’a getirtti. Böylece İmam’ın çalışmalarını önleyebileceğini ve ona olan bağlılığı kırabileceğini düşünüyordu. Başka bir tabirle, Me’mun sinsi bir tavırla aleyhine olan siyasi durumu kendi lehine çevirme çabası içine girdi. İmamı gözaltında tutup faaliyetlerini engellemeye çalışırken halk nezdinde de kendi yerine İmam’ı veliaht gösterip kendi ameline ortak ederek haklı olduğunu göstermeye çalışıyordu.

Me’mun, Emevilere karşı İmam’ın dostlarının ve İranlıların desteğini, sempatisini toplayacaktı. Bu yüzden İmam Rıza’yı (a.s.) getirmek için aşırı ısrar etti. İmam, Me’mun’un Ehl-i Beyt dostlarına karşı kötü niyetinden haberdardı. Onların canını ve malını korumak istediği için gelmemekte daha fazla direnmeyi maslahat görmedi. Me’mun,  İmam’ı Horasan’da zahiren çok saygı ve ihtiramla karşıladı. Sinsice kötü niyetini kamufle etmeye çalıştı.

İmam Horasan’a gelince öyle hikmetli davrandı ki o zalimin tüm oyunlarını boşa çıkardı. İmam, Horasan halkının dikkatini üzerine çekerek sevgilerini kazandı. Ezilen insanların derdinin dermanı ve ümitleri haline geldi. Me’mun bu durumu görünce İmam’ın kendisi için büyük bir tehdit olduğunu düşündü ve onu şehit etmeyi kendi iktidarının ayakta kalması için son çare olarak gördü. Bu yüzden İmam’ı zehirleterek şehit ettirdi.

İmam Rıza’nın (a.s.) bereketiyle Horasan ve çevresi Ehl-i Beyt mektebini yakından tanıdı ve ekseriyeti Ehl-i Beyt yolunu seçti. O günden bugüne Horasan gönüller Kabesi ve Ehl-i Beyt dostlarının merkezi haline geldi. Bu doğrultuda Hz. Resulullah’ın şu sözünü hatırlatmakta fayda var:  “Horasan’da torunumu (İmam Ali Rıza’yı) ziyaret eden beni ziyaret etmiştir. Onu ziyaret edene cehennem haram ve cennet farz olur.” (El Medhal li İbni’l Hacc El Giyrivani El Maliki, c.1, s. 257)

Yani İmam Rıza (a.s.) Hz. Peygamberin (s.a.a.) kendi kanından olup, peygamberin getirdiği dinin en büyük alimi, hamisi ve peygamber varisi idi. Keza Kuran-ı Kerim’in eşi, tüm ulûm-u enbiyaya sahip, enbiya-yi izamda olan tüm ahlaki fazilet ve kerametlere sahipti. Kısaca yaşayan Kuran ve Hz. Peygamber efendimizin kâmil aynasıydı. Keza İmam Rıza’nın (a.s.) veliahtlığı döneminde onun bereketiyle Cuma hutbeleri On İki İmam adına okunmaya başladı.

İmam Ali Rıza’dan (a.s.) Nasihatler

  • Kişinin dostu aklıdır. Düşmanı ise cehaletidir. (Tuhefu’l-Ukul, s. 442)
  • Allah Dedikodu yapana, malını zayi edene ve başkalarına çok el açana gazap eder. (Munteha’l-Âmâl, c.2, s. 491)

Yüce Allah dünyada ziyaretlerini ve ahirette şefaatlerini cümlemize nasip etsin.

Hüseyin ÇAÇA

……….

caferialimler.com