Hz. Mehdi’nin Adı Niçin Kur’an’da Yok?

Birileri diyorlar ki:

Sizin söylediğiniz gibi bir Mehdi olsaydı ve gelip dünyayı kurtaracak olsaydı kesinlikle Kur’an’da adının geçmesi gerekirdi. Mehdi’nin adı niçin Kur’an’da geçmiyor? Adı Kur’an’da geçmediği için böyle bir kimse yok ve gelmeyecek demektir. Dolayısıyla Mehdilik inancı yanlıştır.

Cevap:

Evet, Kur’an’da Mehdi kelimesi geçmemektedir, ancak Kur’an’da varlığından söz edilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de birçok şeyin varlığından söz edilmektedir, ancak aynı varlıkların adı yine Kur’an’da geçmemektedir. Örneğin;

1- Ölüm meleği,[1] Sur’a üfleyecek olan melek,[2] Hz. Âdem’in karısı,[3] Hz. Âdem’in iki oğlu,[4] Ehlibeyt,[5] Peygamberimizin hanımları,[6] Hz. İbrahim’in eşi,[7] Firavun’un eşi,[8] Hz. Musa’ya bilgi öğreten kişi…[9]

Bunların hiçbirinin adı Kur’an-ı Kerim’de geçmiyor. Peki, isimleri Kur’an’da geçmiyor diye hepsini ret mi edeceksiniz?

2- Şeytan,[10] Firavun,[11] Hz. İbrahim’i ateşe atan kral,[12] Kabe’yi filleriyle yıkmaya gelen kral,[13] Hz. Nuh’un oğlu,[14] Hz. Nuh’un karısı ve Hz. Lut’un karısı…[15]

Bunların hiçbirinin adı da Kur’an-ı Kerim’de geçmiyor. Peki, isimleri Kur’an’da geçmiyor diye bunların varlığını da mı ret edeceksiniz?

3- Allah-u Teâlâ Kur’an’da “Namazı kıl…”[16] diye buyurmaktadır. Ancak namazın rekâtları kaçtır? Namazda neler okunması gerekir? Rükû ve secdeler nasıl yapılması gerekir?

Kur’an’da bu tür sorulara cevap verilmiyor. Peki, Kur’an’da geçmiyor diye hepsini ret mi edeceksiniz?

4- Allah-u Teâlâ Kur’an’da “Allah için haccı ve umreyi tamamlayın.”[17] diyerek hacca gidilmesi gerektiğinden söz ediliyor. Ancak Kâbe kaç defa tavaf edilecek? Safa ve Merve arasında kaç defa gidilecek? Şeytan kaç defa ve kaç tane taşla taşlanacak?

Kur’an’da bu tür sorulara cevap verilmiyor. Peki, bunlar Kur’an’da geçmiyor diye hepsini ret mi edeceksiniz?

5- Allah-u Teâlâ Kur’an’da “Namazı kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte rüku edin.”[18] diye buyurarak zekât verilmesi gerektiğinden söz ediliyor. Ancak koyunda, sığırda, devede kaç tane verilmesi gerekir? Arpada, buğdayda, mısırda kaç kilo verilmesi gerekir? Altında, gümüşte ne kadar verilmesi gerekir?

Kur’an’da bu tür sorulara cevap verilmiyor. Peki, bunlar Kur’an’da geçmiyor diye hepsini ret mi edeceksiniz?

Sonuç olarak Kur’an-ı Kerim’de daha başka birçok şeyden söz ediliyor, ama aynı şeylerin adından veya detaylarından söz edilmiyor.

Kur’an’da adı ve detayları geçmiyor diye hepsini ret mi edeceksiniz? Sizin hedefiniz nedir? Gerçekten hedefiniz Kur’an-ı Kerim’i anlamak ve yaşamak mıdır?

Eğer gerçekten hedefiniz Kur’an-ı Kerim’i anlamak ve yaşamak ise bakın Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

يا أَيُّهَا الَّذينَ آمَنُوا أَطيعُوا اللَّهَ وَ أَطيعُوا الرَّسُولَ وَ أُولِي الْأَمْرِ مِنْكُمْ فَإِنْ تَنازَعْتُمْ في‏ شَيْ‏ءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَ الرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَ الْيَوْمِ الْآخِرِ ذلِكَ خَيْرٌ وَ أَحْسَنُ تَأْويلاً.[19]

 

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin; Resule ve sizden olan Emir sahiplerine de itaat edin. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve Resule döndürün, eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız. Bu, tevil bakımından daha hayırlı ve daha güzeldir.”

Bu ayet evrenseldir. Her zamanı ve her dönemi kapsamaktadır. Bu yüzden eğer gerçekten Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız her sorununuzu ve her inancınızı şu iki mukaddes merci makamına götürmek zorundasınız:

1- Allah

2- Peygamber Efendimiz

Peki, Allah’a nasıl götüreceksiniz ve nasıl danışacaksınız? Kur’an’ı öğreneceksiniz ve kayıtsız şartsız itaat edeceksiniz. Peygamberimize (s.a.a) nasıl götüreceksiniz ve nasıl danışacaksınız? Onun sahih sünnetini ve hadislerini öğreneceksiniz ve kayıtsız şartsız itaat edeceksiniz.

Allah-u Teâlâ aynı surenin başka bir ayetinde de şöyle buyurmaktadır:

وَ إِذا جاءَهُمْ أَمْرٌ مِنَ الْأَمْنِ أَوِ الْخَوْفِ أَذاعُوا بِهِ وَ لَوْ رَدُّوهُ إِلَى الرَّسُولِ وَ إِلى‏ أُولِي الْأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذينَ يَسْتَنْبِطُونَهُ مِنْهُمْ وَ لَوْ لا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَتُهُ لاَتَّبَعْتُمُ الشَّيْطانَ إِلاَّ قَليلاً.[20]

 

“Onlara emniyet ve korku ile ilgili bir haber geldiği zaman, onu yayarlar. Oysa onu Resule ve kendilerinden olan Emir Sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan araştıran kişiler kesinlikle onu (n hakikatini) bilirlerdi. Eğer Allah’ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç kesinlikle şeytana uyardınız.”

Gördüğünüz gibi bu ayette bir merci makamından daha söz edilmektedir. O da Emir Sahipleridir. Bütün Müslümanlar ve siz sorunlarınızı onlara da götürmek ve danışmak zorundasınız. Dolayısıyla merci makamı üçe çıkmaktadır:

1- Allah

2- Peygamber Efendimiz

3- Emir Sahipleri

Allah’ın ayette mutlak bir şekilde itaat edilmesi gerektiğini buyurduğu Emir Sahipleri kimlerdir? Acaba onlar melun Emevî sultanları mıdır? Acaba onlar katil Abbasî kralları mıdır? Acaba onlar baba ve kardeş katili Osmanlı padişahları mıdır? Acaba onlar T.C.’nin İslam’dan habersiz hatta İslam’a düşman olan Cumhurbaşkanları mıdır? Acaba onlar zalim, katil, hırsız ve yolsuz yöneticilerin sofralarından ayrılmayan saray âlimleri midir?

Tabi ki bunların hiçbirisi değildir. Biz Allah’ın emrine uyarak Emir Sahiplerinin kimler olduğunu Peygamberimize (s.a.a.) soracağız, sayıları ve isimleriyle birlikte cevabını ondan öğreneceğiz.

1- Buharî, Cabir b. Semure’den şöyle nakletmiştir:

Resulullah (s.a.a) kendisinden sonra “On iki emir olacaktır.”diye buyurdu.[21]

Dikkat edin! Ayette “Emir Sahiplerine itaat edin.” diye buyrulmaktadır. Hadiste ise “On iki emir olacaktır.” diye açıklanmaktadır.

2- Müslim, Cabir b. Semure’den şöyle nakletmiştir:

Beraberimde babam olduğu halde Resulullah’a (sallallahü aleyhi ve sellem) gittim ve onu, “Bu din on iki halifeye kadar aziz, muhkem devam edecektir!”buyururken işittim. Arkacığından bir kelime söyledi ki, halk onu işitmeme mâni oldu. Bunun üzerine babama, “Ne söyledi?” diye sordum. “Hepsi Kureyş’ten.”(buyurdu) dedi.[22]

3- Kunduzî Hanefî şöyle nakletmiştir:

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

“Ali; kardeşim, varisim, vasim ve benden sonra her müminin velisidir. Sonra oğlum Hasan ve Hüseyin’dir. Onlardan sonra Hüseyin’in soyundan gelecek olan dokuz kişidir. Kur’an onlarla birlikte ve onlar da Kur’an ile birliktedir. Onlar Kur’an’dan ayrılmazlar ve Kur’an da onlardan ayrılmaz.”[23]

4- Cabir b. Abdullah el-Ensarî, Peygamberimizin (s.a.a) huzuruna gelip “Emir Sahipleri”nin kimler olduğunu sorunca Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

“Ey Cabir! Onlar benim halifelerimdir. Benden sonra Müslümanlara imam olacak kişilerdir. Onların birincisi Ali b. Ebu Talip’tir. Sonra Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin ve Tevrat’ta “Bâkır” olarak tanıtılan Muhammed b. Ali’dir. Yakında sen onu göreceksin. Onu gördüğün zaman selamımı ona ilet. Sonra “Sadık” (lakaplı) Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed ve Hasan b. Ali’dir. Sonuncuları ise adı benim adım ve künyesi benim künyem olan Muhammed b. Hasan’dır. O, Allah’ın hüccetidir ve kulları arasında geriye bıraktığı imamdır. O, Hasan b. Ali’nin oğludur. Yüce Allah kendi adını, onun vesilesiyle doğuda ve batıda bütün dünyaya yayacaktır. Onun dostlarından gizleneceği bir gaybet dönemi olacaktır. Birçoğu onun gaybet döneminde imanından yüz çevirecektir. Ona yalnızca Yüce Allah’ın, kalbini iman ile imtihan ettiği kişi iman edecektir.”[24]

Bu konuyla ilgili olarak birçok hadis bulunmaktadır. Ancak gerçekten Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kişi için bir ayet ve bir hadis de yeterlidir. Bu yüzden bu kadarıyla yetiniyoruz.

Ayet-i Kerime’de “Emir Sahipleri” diye sözü edilen kişilerin on iki Ehlibeyt İmamları (s) olduğu anlaşılmış oldu. Dolayısıyla Kur’an’dan, Peygamberimizden (s.a.a) sonra kesinlikle Ehlibeyt İmamlarına da başvurulması ve kayıtsız şartsız itaat edilmesi gerekir.

Şimdi asıl konumuza dönüyoruz ve “Mehdilik konusu İslam dininde var mıdır?” diye soruyoruz. Tabi ki cevabımızı üç merci makamından almak zorundayız.

1- Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

وَ لَقَدْ كَتَبْنا فِي الزَّبُورِ مِنْ بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُها عِبادِيَ الصَّالِحُون.[25]

 

Andolsun, Biz Zikir’den sonra Zebur’da da “Kesinlikle salih kullarım yeryüzüne varis olacaklardır” diye yazdık.

Kesinlikle Allah’ın salih kulları yeryüzüne hâkim ve egemen olacaklardır. Salih kulların mutlaka bir de imamı ve önderi olacaktır. Peki, Allah’ın salih kulları kimlerdir?

2- Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

Eğer dünyadan bir günden başka bir şey kalmasa bile, Allah o günü öyle bir uzatır ki nihayet Ehlibeytimden salih bir adam çıkar, yeryüzünü zulüm ve zorbalıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle doldurur.[26]

Dikkat edin! Ayette “Salih kullar” diye buyurmaktadır; hadiste de “Salih bir adam” diye ifade edilmiştir. Ayrıca Ehlibeyt’ten olduğu da açık ve net bir şekilde belirtilmiştir.

3- Ehl-i Beyt imamlarının dördüncüsü Zeynel Abidin (s) şöyle buyurmuştur:

Vallahi onlar, biz Ehlibeyt’in izleyicileridir. Allah bu işi, bizden bir adamın eliyle yapacak. O bu ümmetin Mehdisidir. Onun hakkında Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Eğer dünyadan bir günden başka bir şey kalmasa bile, Allah o günü öyle bir uzatır ki, nihayet adı benim adım olan soyumdan bir adam yönetici olur, yeryüzü zulüm ve zorbalıkla dolduğu gibi eşitlik ve adaletle doldurur.[27]

Hz. Mehdi’nin (s) gerçek adı, Peygamberimizin (saa) adıdır yani Muhammed’dir.

4- Ehl-i Sünnet âlimlerinden Mahmut Alusî Rasulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

Dünyanın yalnızca bir günü kalmış olsa bile, Allah o günü öyle uzatacak ki, soyumdan olan bir adam (dünyaya) hâkim olacaktır. Onun adı benim adımdır. Yeryüzünü zulümle ve zorbalıkla dolduğu gibi, adaletle ve dürüstlükle dolduracaktır.[28]

Gördüğünüz gibi; Allah salih kul Hz. Mehdi’nin yeryüzüne hâkim olacağını Kur’an’da vaat ediyor, Peygamberimiz (s.a.a) adını ve diğer özelliklerini beyan ediyor, Ehlibeyt İmamları da bu konuyu teyit ediyorlar.

Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi hidayete tabi olanlara olsun.

…………………………………………

[1] Secde 32/11.

[2] Zumer 39/68.

[3] Nisa 4/1.

[4] Maide 5/27.

[5] Ahzab 33/33.

[6] Ahzab 33/30.

[7] Zariyat 51/29.

[8] Tahrim 66/11.

[9] Kehf 19/65-82.

[10] Yusuf 12/5.

[11] Naziat 79/17.

[12] Bakara 2/258.

[13] Fil 105/1.

[14] Hud 11/42.

[15] Tahrim 66/10.

[16] İsra 17/78.

[17] Bakara 2/196.

[18] Bakara 2/43.

[19] Nisa 4/59.

[20] Nisa 4/83.

[21] Sahih-i Buharî: Hükümler 52–79.

[22] Sahih-i Müslim: Emirlik 1–9.

[23] Yenabiu’l-Meveddet: 1/347.

[24] Tefsir-i el-Mizan: 4/653 (Farsça tercümesinden alınmıştır); Şevahidu’t-Tenzil: 1/190; Tefsir-i Kummî: 1/141; Tefsir-i Kenzu’d-Dakaik: 3/437; Tefsir-i Fırat el-Kufî: 1/108.

[25] Enbiya 21/105.

[26] Tefsir-i Mecme-ul Beyan: 7/106

[27] Tefsir-i Kenz-ud Dakaik: 9/338

[28] Ruh-ul Meani: 9/396

………………………………………

Dr. Mahmut Acar