Eyl 8 2024
Kerbelayı Halis Dilmeç, nasıl Şii olduğunu anlatıyor
Kerbelayı Halis DİLMEÇ: Ehl-i Beyt Mektebi ile tanıştıktan sonra öğrendiğim her şeyin hem akli hem nakli hem de Kur’ani olarak birbiriyle uyum içerisinde olduğunu gördükçe, hem imanımın hem de akli yeteneklerimin arttığını hissettim.
1. Biraz mümkünse kendinizi tanıtabilir misiniz?
“İsmim Halis Dilmeç, 52 yaşındayım. Bayburt doğumluyum, Çorlu, Tekirdağ’da büyüdüm. 23 yıl subaylık yaptım. Albay rütbesi ile emekli oldum.”
2. Şii mezhebiyle ne zaman tanıştınız ve mezhebinizi değiştirmekle nasıl baş ettiniz?
“Ehli Beyt Mektebi ile 2007-2008 yıllarında Profesör Doktor Haydar Baş Bey’in EHLİBEYT açılımı vesilesiyle tanıştım. Kendisinin vefatına kadar da yayınladığı eserler ve yazmış olduğu Ehli Beyt külliyatı aracılığıyla bilgiler edindim. Ayrıca, “Peşaver Geceleri” adlı eseri internetten okudum. Okuduklarım beni hayrete düşürdü. Çünkü; onca tahrifata ve örtmeye rağmen sünni kaynaklarda bile ehlibeytin mazlumiyetinin masumiyetinin ve imametinin işlenmiş olduğunu gördüm. Bazen gerçekler gözünüzün önündedir. Görmek için bakmak ya da bakış açınızı değiştirmeniz gerekir. Ben de öğrendiğim yeni bilgiler ışığında EHLİBEYT GERÇEĞİ ile tanıştım. Mektebe geçmem ise geçen yılın Mart ayında, yani 2023 Mart ayında oldu. Bir arkadaşımla karşılıklı fikir alış verişinde bulunduk ben onun Ehli Beyt Mektebine geçtiğinden habersiz o benim yaşadığım çelişkilerden habersiz olarak “Ehli beyti sevdiğini iddia etmek ama sunni gibi yaşamak” bu yaşantı nedeni ile yaşadığımız çelişkileri karşılıklı dillendirdik. Evet, Ehli Beyt Mektebi’ni kısmen tanımıştık. Aslında tanımıştık kelimesi iddialı bir ifade Ehli Beyt kapısını bulmuştuk demek daha doğru olur; ancak uygulama noktasında sünni gibi yaşamaya devam ediyorduk. Buradaki çelişkiler açıkçası beni rahatsız etti. Dolayısıyla, Ehli Beyt Mektebine geçmeye karar verdim sonrasında Ehli Beytin yaşamını öğrenmek ve buna göre yaşamak için “Ehli Beyt” kaynaklarını incelemeye başladım.”
3. Şii olmanız sizin için herhangi bir sorun yarattı mı? Sosyal dışlanmadan korkmadınız mı?
Mektebe geçtikten sonra, açıkçası hiç tahmin etmediğim bir dışlanma ve yüzüme karşı olmasa da arkamdan yapılan hakaretlere maruz kaldım. “Hain, sapıtmış, vefasız” gibi nitelendirmelere hedef oldum. Tahmin etmediğim kişiler bile selamı sabahı kesti. Öncelikle eşim tepki verdi. Sonrasında tepkiler makul bir seviyeye geriledi, duyarsızlık seviyesine geldi. Açıkçası Ehl-i Beyt sevdalısı olduğunu söyleyen kişilerce, Ehli Beyt fıkhına geçmeyi tercih etmeme bu kadar tepki gösterilmesi bana anlamsız geldi.
Yukarıda belirttiğim konuya ilave olarak, aslında bazen kalabalığa karşı mücadele etmekten yorulsam da hayatımın birçok döneminde kendimi azınlık olarak mücadele içinde buldum. Bu aşamada da Ehli Beyt gerçeği bu kadar açık ve net iken ona bigane kalmam düşünülemezdi. Başlangıçta kendimi biraz gizledim. İlerleyen aşamada, geçen sene Erbain dönüşünde çeşitli sorulara maruz kaldım. Sorulan sorulara açık, net ve dürüst cevap verdim. Sorular karşısında artık kendimi gizlemenin bir anlamı olmadığına karar verdim. Ehli beyt mektebine geçtiğimi ve mezhepleri reddederek Ehli Beytin yani Cenab-ı Peygamber Efenedimiz (SAA) sünnetine uygun olarak yaşmaya karar verdiğimi belirtim. Toplumsal olarak yalnız kalma korkusu ile geri durmak bana uygun gelmedi. Allah rızasını toplumun yalnızlığına tercih ettim.
4. Bu mezhebi duygusal olarak seçtiğinizi düşünmüyor musunuz?
Belki de hayatımda ilk defa bu kadar aklı başında bir karar aldığımı düşünüyorum. Şöyle ki, bu zamana kadarki öğrendiğim İslam öğretisinde sorgulamak hep tenkit edilen bir konu olmuştur. Hele tasavvuf kültürü içerisinde, akıl yürütmek adeta şeytana ve nefsin söylemlerine kapı açmak olarak algılanıyordu. Ancak Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini okurken Cenab-ı Allah’ın birçok ayetinde aklı kullanmayı emrettiğini okudum. Kur’an-ı Kerim’de okuduğum bazı hususlar, İslami olduğunu düşündüğümüz yaşantımızla çelişiyordu.
Ancak Ehli Beyt Mektebi ile tanıştıktan sonra öğrendiğim her şeyin hem akli hem nakli hem de Kur’ani olarak birbiriyle uyum içerisinde olduğunu gördükçe, hem imanımın hem de akli yeteneklerimin arttığını hissettim.
5. Sünni olduğunuz dönemde Şiiliğe bakış açınız neydi ve hangi konular fikrinizi değiştirmenize neden oldu?
Bu zamana kadar belki ilgi alanıma girmediği için çok bilgim yoktu ve belki de toplumlar arasında genelleme yaparak bir yargı oluşturmayı sevmediğimden olsa gerek bir yargım da oluşmamıştı. Okuduklarımı akıl süzgecinden geçirmediğim bazı hususlar vardı. Ancak, sünni dünyanın da kaynaklarinda yer alan ve ehli beytin İslam içerisindeki yeri de dahil Ğadir hum hutbesi, İmamet gerçeği, Ehli Beyt’in tertemiz kılındığı hakkındaki Kur’an-ı Kerim’de Cenabi Allah’ın ayetlerinin ve benzeri bir çok konunun toplumdan gizlendiğini gördün ve bunları Kur’an-ı Kerim hadisler ışığında akıl süzgecinden geçirerek okuduğumda bir aydınlanma yaşadım ve adeta yeniden doğdum.
6. Şii mezhebini hangi yollar vasıtasıyla tanıdınız? Bu yolda hangi kitapları okudunuz ve hangi kitap sizi en çok etkiledi?
Maalesef Şii veya Şia kelimelerinin gerçek manası tam olarak bilinmediği için bizim milletimiz açısından bu ifadeler biraz itici gelebilir. Bu nedenle, “Ehli Beyt Mektebi” tabirinin bu noktada daha uygun bir ifade olduğu kanaatindeyim. Mektebe geçmeden önce Profesör Doktor Haydar Baş Bey’in yazdığı “İmam Ali”, “İmam Hasan”, “İmam Hüseyin”, “Hz. Fatıma”, “İmam Cafer-i Sadık” başta olmak üzere yazmiş olduğu Ehli Beyt Külliyati konu hakkında beni aydınlatmıştı. Mektebe geçmeye karar verince internet ortamında araştırma yaptım. Diyanetin yayınladığı ve Sistani.org adresindeki ilmihalleri karşılaştırmalı olarak okudum. Ayrıca; Usulü Kafi’nin 1. cildini, “Bir Doktor ile Şeyhin Münazarası”, Profesör doktor Muhammed Ticani’nin “Nasıl Hidayete Erdim”, Muhammed Ebu Zehra’nın “Ebu Hanife”, Hişam Al-i Katit’in “Beyruttan Hakikata Yolculuk” Yaşar Nuri Öztürk’ün “İmam-ı Azam Ebu Hanife”, Bağdatlı Alimler Konferansı vb. kitapları okudum YouTube’da daha önceden yazıları okuyup ve konuşmalarını dinlediğim Mehdi Aksu, Cevat Gök, Hacı Şahin ve benzeri bazı alimlerin videolarını izledim. Sonrasında, 2023 yılı Muharrem ayı başlangıcında Bab-ı Ali Ehli Beyt İlim Vakfı’na giderek mektebin mersiye törenlerine katıldım. Okuduğum kitaplar içerisinde beni ençok etkileyen Profesör doktor Muhammed Ticani’nin “Nasıl Hidayete Erdim” kitabı ile “Peşaver Geceleri” adlı kitaplar olmuştur.
Ayrıca Mektebi seçmemde; sünni iken birkaç konuda yaşadığım tereddütün etkili olduğunu ifade etmek isterim. Bunlardan biri, Sünni dünyadaki farklı kaynaklardan bize ulaşan hadis sayılarıydı. Ehli Beyt mensuplarından çok az sayıda hadis nakledilirken, Peygember Efendimizin vefatından sadece 3 sene önce müslüman olmuş olan Ebu Hureyre başta olmak üzere birkaç sahabeden binlerce hadis rivayet edilmiş olmasıydı. Bu kişilerin İslam’a girişleri veya İslam’daki yerleri dikkate alındığında büyük bir çelişki ortaya çıkıyor. Ömrünü Peygamber Efendimizle birlikte geçiren İmam Ali’den sadece 100 kadar hadis nakleden zihniyet, son 3 yılında Müslüman olan Ebu Hureyre’den 5.000’den fazla hadis nakletmiştir. Bu durum, bende mevcut hadislerin ve sistemin güvenilir olmadığı kanaatini uyandırdı.
Diğer bir tereddüt, Kerbela’ya yaptığım ilk yolculuk sırasında, Caferi bir büyüğümüzün abdest ayeti ile ilgili yaptığı bir uyarı idi. Maide Suresi 6. Ayet’te Yüce Allah CC bizden iki organımızı(yüzümüzü ve direklere kadar ellerimizi) yıkamamızı ve iki organımızı (başımızı ve ayaklarımızı) mesh etmemizi emrettiği halde, biz habersizce ve hiçbir bilgiye sahip olmadan ayaklarımızı yıkıyorduk. Kur’an-ı Kerim Meallerine baktığımızda bize dayatılan mezhepsel bakışa uygun olarak meallendirme yapılmış olduğunu, Ayetin çok bariz ve net olan mealinin mevcut uygulamaya uyarlanmış olduğunu gördüm ve hayretler içinde kaldım. Bu nedenle, Sünni dünyadaki mezheplerin güvenilirliğini gözden geçirmem gerektiğini hissettim.
Hadis kaynaklarımız, Peygamber Efendimizin vefatından 250-300 yıl sonra yazılmaya başlanmış ve o dönemdeki iktidarın Ehli Beyt’e karşı tutumu bellidir. Mezhepler de Peygamber Efendimizin vefatından 100 yıl sonra oluşmaya başlamıştır. Buna karşılık, Peygamber Efendimizin döneminden itibaren Ehlibeyt kaynaklarının yazılı hale getirilmiş ve bu kaynakların 12 İmam tarafından korunmuş olması, bu bilgilere olan güvenimi artırdı. Bu durumu düşününce, mektebe geçmenin ve buna göre yaşamanın zorunlu olduğu kanaatine vardım.
Ayrıca 300’ün üzerinde sünni kaynakta da yer aldığı belirlenen Ğadir-i Hum hadisesini öğrendikten sonra, kutsallık atfettiğimiz bazı sahabelerin aslında İslam’a nasıl ihanet ettiklerinin idrak ettim. Daha önce de; Peygamber Efendimizin SAA vefatının öncesinde kendisine kalem ve kağıt getirilmesini istediğinde, ikinci halife Ömer’in “O ne söylediğini bilmiyor, hastalık ona galip gelmiş, bize Kur’an yeter” ifadesini okumuştum. Ancak bu durumu idrak etme noktasında, Sünni dünyanın kafamızda oluşturduğu baskı aklımızı örtmüş ve başlangıçta söylediğim gibi, akıl etmeksizin, tamamen tabi olma felsefesi nedeniyle uyanamamıştım
7. Şii mezhebinde hangi kişilikler hayatınızda etkili oldu ve rol model oldu?
Ehli Beyt mektebine geçmeye karar verdikten sonra çeşitli sosyal medya platformları üzerinden dinlediğim Ehli Beyt alimlerinden Mehdi Aksu, Cevat Gök, İsa Polat, Hacı Şahin Hasenli, Ayetullah Beyçet’in sohbetleri ile yüz yüze görüşme imkanı bulduğum; Bab-ı Ali Vakfı, Yusuf Töre hoca ile Muhammediye Camiinden Seyit Suca Hoca’nın sohbetleri, benim mektepteki düşünce sistemimin oluşmasına katkı sağladı. Daha henüz yolun başındayım ve öğrenmeye devam ediyorum. Ehli Beyt Mektebi demek, bence, okuyup araştırmak, sürekli Allah’a ibadet noktasında kendisini geliştirmek, 14 Masumun hayatlarını en iyi şekilde tatbik etmeye çalışmak demektir.
8. Aileniz hâlâ Sünni mi?
Maalesef bütün ailem, hem babam tarafım hem çocuklarım hem eşim, genel olarak Sünni olarak hayatlarına devam ediyorlar.
9. Size göre Şii içtihatı ile Sünni içtihatı arasındaki farklar nelerdir?
Küçük yaşından hatta doğumundan itibaren Resullullah SAA terbiyesinde büyüyen İmam Ali AS Peygamber Efendimiz SAA rısalet döneminde de her zaman yanında olup, ona inen ayetleri nuzul sebebleri ve ayetlerle ilgili hadisler birlikte kayıt altına almıştır. Risalet sürecinde bir çok defa Hz. Ali’nin, İlmin Şehri olan Hz.Peygamber Efendimizin ilmine açılan kapı olduğunu Peygamber Efendimiz bir çok defa vurgulamış, Onu kendsine kardeş ve vasi olarak seçtiğini ifade etmiştir. Bu ve buna benzer birçok olay, hadise, hadis İslamın Peygember Efendimizden sonra en iyi anlama uygulama yolunun Hz. Ali AS’dan geçtiğini bize göstermektedir. Peygamber Efendimiz veda haccındaki beyanında Ümmete bırakılan iki ağır emanetten birinin Kur’an-ı Kerim ve ondan kıyamet gününe kadar ayrılmayacak diğer emanetin de Ehli Beyt’i olduğu birçok sunni kaynaklar da dahil olarak yer almıştır. Ayrıca, Ğadir Hum’da İmam Ali’nin velayetini herkesin önünde ilan etmiştir. Hz. Ali AS’dan başlayarak devamında 11 masum İmamın eliyle bizlere ulaştırılan öğretilerin İslamı doğru anlama ve yaşama noktadında tek adres olduğu aşikar. Dolayısıyla ehlibeyt mektebini, Peygamber Efendimizin gerçek hayatı ve Kur’an’ın gerçek şekliyle hayata geçirilmiş hali olarak algılıyorum. Diğer Sünni mezheplerin yorumları, daha ziyade Ehli Beyt mensupları haricindeki kişilerden alınan bilgiler çerçevesinde oluşturulmuş ve Ehli Beyt’i gizlemek adına ortaya çıkmış oluşumlardır. Gençliğimizde, Peygamber Efendimizin tek kişi olduğu ve onun mezhebinin olup olmadığı konusu sorulduğunda, kendimizin de inanmadığı yorumlarda bulunurduk. Peygamber Efendimizi gören sahabelerin olayları farklı açılardan yorumladığını ve “Ashabım gökteki yıldızlar gibidir” sözüne -ki Muaviye döneminde uydurulmuş bir söz olduğunu sonradan öğrendik- istinaden bu farklı sahabelerden görüş alan kişilerin çerçevesinde, Peygamber Efendimizin birbirinden farklı uygulamaları olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
Ancak gerçek şu ki, Allah’ın yönlendirmesinde olan ve kendi hevasından konuşmayan Peygamber Efendimizin davranışları değişken olmayıp İlahi kudretin kontrolünde tevhid inacının esasına uygun olmuştur. Ehli Beyt gerçeğiyle tanıştıktan sonra, aslında farklılığın sadece İmamet noktasında değil, aynı zamanda Allah’ı tanıma ve ona iman etme peygamberlerin sıfatları noktasında da olduğunu ve Sünni inanç sisteminin bu konuda eksik ve yetersiz olduğunu gördüm.
10. Yaşadığınız şehirde Şii camii var mı?
İki ayrı şehide yaşıyorum. Yaz döneminde yaşadığım Mersin-Anamur ilçesinin kırsalında Şii camii yok ama kış döneminde bulunduğum Ankara’da Elhamdülillah, evime çok yakın mesafede, Muhammediye Camii var. Ankara’da olduğum dönemlerde her vakitte olmamakla birlikte camiye gidiyorum ve caminin alimi olan Seyit SUCA ile vakit namazları öncesi ve/veya sonrasında sohbet, kafamıza takılan konularda soru-cevap ve haftalık olarak online sistem üzerinden dersler ile kendimizi geliştiriyoruz. Ayrıca Ankara’da bulunduğum dönmede cumartesi günleri Bab-ı Ali Ehli Beyt İlim Vakfında Cumartesi akşamları oradaki sohbetlere katılıyoruz ve Cuma namazlarına mümkün mertebe katılmaya çalışıyorum. Katılamadığım Cuma vaazlarını ve Cumartesi sohbetlerini vakfın Sosyal medyadaki kayıtlarından takip etmeye çalışıyorum. Bu şekilde kendimizi mektepte yetiştirmeye çalışıyoruz.
11. Aşağıdaki kelimelerle ilgili bir cümle söyleyin:
Ehl-i Beyt/Sahabe/İslam Tarihi/Kuran/Ehl-i Beyt ziyareti /İran/Sünni/Şii/duşmana karşı birliklik/inançta birliklik/Erbain ziyareti/Hac ve Mekke/Namaz ve İbadet ve oruç
Ehlibeyt: Allah’ın tertemiz kıldığı ve bunu Kur’an-ı Kerim’de beyan ettiği kişiler, bizim kurtuluş gemimiz ve Allah’ın bize verdiği en büyük nimetlerdir.
Sahabe: Hayatı döneminde Peygamber Efendimizi dünya gözü ile gören ve ona tabi olan insanlardır.
İslam tarihi: içerisinde, hakikat kırıntılarının da bulunduğu, ancak büyük ölçüde Emevi saltanatı ve daha sonra Abbasi saltanatı tarafından şekillendirilmiş bir tarih olgusu.
Kur’an-ı Kerim: Okuyan iman sahibi insanın imanının arttığı Zalimin ise dinden uzaklaştığı Allah’ın Peygamberimiz vasıtasıyla bize beyan ettiği mucizevi kelamı.
Sünni: İkinci Halife döneminde temelleri atılmış emeviler döneminde şekillenmiş abbasiler döneminde kurumsallaştırılmış İnananlar başta olmak üzere tüm insanlığı Ehli Beyt gerçeğinden uzaklaştırmak için uydurulmuş dine uyan /uyuyan uyuduğu halde kendisini uyanık ve en doğru fırka olarak kabul eden kişi/grup.
Şii: Hz. Ali AS ve devamında gelen ve Cenab-ı Allah tarafından tayin edilen ve Kur’an-ı Kerim’de Ulul Emr olarak vasfedilen 12 masum İmam vasıtası ile Peygamber Efendimiz SAA’e inen indirilen İslam dinini yaşayan kişi/kişiler.
İran: Büyük İslam Devrimi ile birlikte İslam’ın büyük ölçüde yaşandığı içerisinde ABD üssünün bulunmadığı Terörist İsraili devlet olarak tanımayan bir ülke.
Düşmana karşı birlik: “Müslümanlar ancak kardeştir” ayeti gereği, tüm Müslümanların kafirlere karşı birlik ve beraberlik içinde olması, sadece cihatta değil, her türlü davranışta birlikte hareket etmesi.
İnançta Birlik: Tevhid dini olan İslamı, onun gerçek beyancıları ve öğretmenlerinden öğrenmek suretiyle her konuda Allah’ın CC indirmiş olduğu dini, esaslarına uygun olarak inanmak ve yaşamak.
Erbain Ziyareti: Gözlerin Mevlamız İmam Zaman’ı AF aradığı gönüllerde İmam Hüseyi’in AS olduğu Neceften kebeleya yürüyerek yapılan Aşk Yolculuğu.
Hac ve Mekke: Cenabı Allah’ın emriyle Tevhidin en önemli göstergesi olarak Hz. İbrahim’in AS asırlar öncesi yaptığı çağrıya uyarak yapılan ibadet. Ve o ibadetin merkezi konumunda olan Müslümanların kıblesi Beytullah’ın bulunduğu dünyadaki en kutsal şehir.
Namaz: Layıkı ile yapıldığı taktirde kulluğun, Allah ile münacatın yaşanabileceği günde 5 vakit Cenab-ı Hakkın bizi huzuruna davet ettiği ve kullarına bahşettiği büyük bir nimettir.
Oruç: Allah CC ile irtibatın en kolay hale geldiği kişinin nefsini en kolay terbiye edebildiği bir ibadettir.
12. Sünni kardeşlerimize tavsiyeleriniz nelerdir?
Öncelikli olarak, Kur’an-ı Kerim’in bizlere verdiği mesajı kesinlikle öğrenmemiz gerekiyor. Allah bu dini insanlara Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla göndermiştir ve bu Kur’an-ı Kerim’in beyan edicisi de Peygamber Efendimiz’dir. Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesi’nde bu konuda çok açık ve net ifadelerde bulunmuştur. Ondan sonra da Ehlibeyt’in 12 imamı, Kur’an-ı Kerim’in manasını öğretmiştir. Kur’an-ı Kerim’in ve hadislerin ışığında, bu ayetlerle ilgili Peygamber Efendimizin beyanlarını ve Ehli Beyt imamlarının söylediklerini bilmek, İslam’ı ve Cenabı Hakk’ın emirlerini doğru şekilde anlamamızın tek yoludur.
Ben, değerli kardeşlerime akıllarını devreye almalarını, taassuptan uzak durmalarını, çelişkileri akıl süzgecinden geçirerek Kur’an-ı Kerim ayetleri ve hadisler ışığında incelemelerini tavsiye ederim. Bu şekilde, gerçek çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Sorgulama ve soru sorma, Sünni dünyada genellikle hoş karşılanmaz ve bazen tekfir veya fitne ile suçlanabilir. Ancak, mektepte soru sormak Ehli Beyt alimlerince büyük bir memnuniyetle karşılanır ve Kur’an-ı Kerim’den, hadislerden ve Ehli Beyt imamlarının sözlerinden yanıtlar verilir. Her sorduğum soru sonrasında aldığım cevaplar, Kur’an-ı Kerim’in ilahi mesajını daha iyi öğrenmemi sağlamış ve imanımı artırmıştır.
Burada en önemli olan husus, taassuptan ve önyargıdan uzak, açık görüşle dinlemek, okumak ve akletmektir.
13. Gençlere öneriniz nedir?
Yukarıda sunni kardeşlerimize öneriler kapsamında belirttiğim hususlardan farklı bir husus yok ama şunu belirtmek isterim ki zaten gençler genel olarak her şeyi sorguluyorlar. Akıllarını kimseye ipotek etmesinler. Kişilerin söylemlerini, Kur’an-ı Kerim ve hadis ışığında değerlendirip akıl süzgecinden geçirerek dikkate alsınlar. Araştırsınlar okusunlar okumak beyni çok geliştirir. İnsanın hem fikri hem zihni gelişimi ancak okumakla mümkündür.
14. Şii olduğunuz döneme ait güzel anılarınız var mı?
Açıkçası Ehli Beyt mektebine geçtikten sonra güzellikten başka birşey görmedim. Her bir an ayrı değerli. Bahşettiği bu nimet için Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun sonsuz Hamdü Senalar olsun. Her geçen gün bir önceki günden daha güzel ve değerli. Ancak özel yer ve zamanlar var ki o zamanların bizde bıraktığı hatıralar eşsiz ve paha biçilemez. Bazı olaylar varki kelimeler onun değerini ifade etmek yetersiz kalıyor. Erbain ziyareti de bu anlardan biridir. Yüce Allah nasip etti, İmam Hüseyin AS davet etti 2 defa Erbain Ziyaretinde bulunduk. Benim için ömre bedel bu güzel ziyaretler ömrümün en kıymetli günleri olmuştur. Baştan sonuna, bir sonraki bir öncekinden daha değerli bu ziyaretin değerini ancak yukarıda da belirttiğim gibi aşk yolculuğu olarak kısmen tanımlayabilirim. Ve klişe bir ifade olacak ama Aşk yaşanır anlatılmaz diyorum.
15. Son olarak ilave etmek istediğiniz bir şey var mı?
Son olarak şunu belirtmek isterim ki herkesin Peygamber Efendimiz başta olmak üzere Ehli Beyti 12 İmanımızı tanınması gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde birçok insan var İslam dinini, Kur’an-ı Kerimi anladığını ve anlattığını iddia ediyor. Ölçü Ehli Beyt’in sözleri ve yaşamlarıdır. Onları tanımak noktasında Onların hayatları süresince başlarından geçeni bilmek yeterli değildir. Onlar gibi yaşamak Onlar gibi hayatı algılamak için gayret göstermeliyiz.
Hayrettin Kanlı
08/09/2024 @ 17:38
Kardeşim seninle aynı hisleri yaşıyorum. Yazmayı unuttuğun bir şey var, onu da eklemek istiyorum; Halis Bey, uyandıktan sonra beni de dürttü ve benim de uyanmama vesile oldu. Allah kendisinden razı olsun. Hakkını ödeyemem. Allah’ın ayette belirttiği gibi; ” Ey iman edenler iman edin.” İşte biz tam da bunu yaşadık Elhamdulillah. Ve sen kardeşim, bunu çok iyi ifade ettin. Allah’ın selamı, salatı, rahmeti ve bereketi Peygamber Muhammed’in (saa) ve onun tertemiz, arınmış, seçilmiş ve beğenilmiş Ehlibeytinin ve tüm Ehlibeyt mektebi mensuplarının üzerine olsun.
tr
27/09/2024 @ 00:25
İlahi amin ya rebbelalemin