Büyük yalnız…
Bugün size yalnız bir adamdan, tarihin büyük yalnızından söz etmek istiyorum. Yalnızdı. Kalabalıklar içinde, çok sevilirken bile yalnızdı.
Bugün size yalnız bir adamdan, tarihin büyük yalnızından söz etmek istiyorum. Yalnızdı. Kalabalıklar içinde, çok sevilirken bile yalnızdı.
O açıklayıcı imam, o Allah velisi safa ehlinin vücut güneşidir. Yerde, gökte, mekanda, zamanda Hak’la duran o imamın zatı, iç ve dış temizliği ile vasıflanmak vaciptir. Çünkü küfürden, ikiyüzlülükten kurtulmuştur, temizdir…
İslam Peygamberi üç yıl boyunca genel davetten sakınıyordu. Sadece özel temaslarla, davet kabul edebileceklerini hissettiği kişileri İslam’a davet ediyordu. Üç yıl sonra vahiy meleği nazil olarak, Peygamber’e, yakın akrabalarından başlayarak insanları Allah’ın dinine davet etmesi emrini iletti. Allah’ın emri şöyle idi:
Ebu Turab künyesi hangi olayda ve kim tarafından Hz. Ali’ye (a.s) verilmiştir?
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali’nin Hendek savaşındaki darbesi, kıyamet gününe kadar bütün insan ve cinlerin ibadetinden daha üstündür.”
Gel biraz da kalbi akıldan öne geçirelim de Ebu Turâb aleyhisselamın muhabbetinin tadına varalım.İşte o zaman kalpte dolaşan kan şahit olacak ki kalbimiz Ali’yi tanıyor ve ondan gayrısını reddediyor.Muhammedi nur aleminde ruhumuz anlayacak ki Ali nurdur ve gayrısı zulmettir…
Resulullah efendimiz (s.a.a) İslâm toplumunun tohumunu ekmeye başlayınca toplumun bireyleri arasındaki ilişkiler bağının daha sağlam olmasını istedi. Bu amaçla Müslümanlar arasında açık ve belirgin bir şekilde kardeşlik uygulamasını başlattı. Şirkten beri İslâm dininin temel prensiplerinden birinin kökleşmesini hedefledi.
Hz. Ali (a.s)’ın şahadetinden sonra İmare’nin kızı “Sude”, Muaviye’nin kendilerine tayin etmiş olduğu zalim bir validen şikayet etmek için onun yanına gitti. Sude, Siffin savaşında Hz. Ali (a.s)’ın ordusuyla birlikte idi ve halkı Muaviye’nin ordusu aleyhine kışkırtıyordu.
Bu ayet de Emirulmüminin Ali aleyhisselam”ın velayeti hakkında nazil olmuştur. Tefsir kitaplarından çoğu bu ayetin, namazda rüku halindeyken yüzüğünü sadaka veren İmam Ali b. Ebutalib aleyhisselam hakkında nazil olduğunu vurgulamaktadır.[1] Bu ayetteki veli kelimesinden ilk etapta anlaşılan da emir sahibidir; bu kelimenin bu anlamda kullanılması daha uygundur ve başka anlamda kullanılması uygun olmaz; dolayısıyla, veli […]
Ali (a.s) ve İlahi Tevhid
Nehc’ul Belağa’nın ilk hutbesinde de okuduğunuz gibi Allah’ın ezeliyet ve sınırsızlığıyla çelişen bir şey asla Allah’ı nitelendiremez. “Dinin evveli, O’nu tanımak, O’nu tanımanın kemali; O’nu tasdik etmek, O’nu tasdik etmenin kemali; O’nu birlemek, O’nu birlemenin kemali; O’na ihlaslı olmak ve O’na ihlaslı olmanın kemali ise O’ndan sıfatları nefyetmektir.”