Gadir-i Huma ilgili hadis açıklaması

Soru: Ehl-i Beyt’ten nakledilen bir hadiste,“Gadir-i Hum’da velayeti kabul etmek için çağrıldığı gibi hiç bir şeye çağrılmamıştır.” diye bir cümle yer almaktadır. Bu cümleyi biraz açar mısınız?

 Cevap: “Gadir-i Hum’da velayeti kabul etmek için çağrıldığı gibi hiç bir şeye çağrılmamıştır.” ifadesinden maksadı, kısaca şöyle açıklamak mümkündür: İslam dini çeşitli çağrılardan ibarettir. Bu çağrıların muhatabı tüm insanlar ve özellikle bu dine mensup olan Müslümanlardır. Bu çağrılara uymak insanın, yaratılış gayesi yolunda Allah’ın rızası doğrultusunda hareket etmesini ve ebedi mutluluğa erişmesini sağlar.

Dini çağrılardan bazıları diğerlerine nazaran daha önemlidir. Söz konusu hadiste açıklandığı üzere dinin temel çağrıları beş şeyden ibarettir. Ama bu beş temel hüküm arasında en önemli olan çağrı, yani temel inançları benimseyen bir mümine düşen ilk vazife ve uyulması gereken ilk şey velayettir. Velayet yani Ehl-i Beyt imamlarını Hz. Muhammed’in vasileri ve Allah tarafından belirlenmiş imamlar olarak kabul edip onları kendine önder olarak kabul etmek, dinle ilgili her şeyde onlara başvurmak, onların koyduğu çerçeve üzere hareket etmek, davranış ve tutumlarına bu bağlılık çerçevesinde ayarlamaktır.

Ama Gadir-i Hum, Hz. Peygamber’in son haccında Mekke’den dönerken on binlerce Müslüman’ı bir araya topladığı yerin adıdır. Peygamber (s.a.a) bu toplantıda kendi vefatının yakın olduğunu bildirerek Hz. Ali’yi kendisinden sonra Müslümanların velisi ve önderi olarak tayın etmiş, iki önemli emanet olarak kendinden sonra Kur’an ve Ehl-i Beyt’i bıraktığını bildirmiş ve Müslümanların bu iki değerli emanete sarılmaya davet etmiştir. Müslümanların velayete uymalarına dair çağrının en belirgin ve açık şekilde Gadir-i Hum’da yapıldığı için söz konusu hadiste Gadir-i Hum’da velayete yapılan çağrı ifadesi kullanılmıştır