Sünni ve şii görüşünde akli hüsn ve kubh 2


Hüsün kubuh meselesinde açıkladığınız üzere, Ehl-i Sünnet’e göre Allah inananları cehenneme atabilir; oysa bunun size (Ehl-i Beyt mektebine) göre zulüm olacağına hüküm veriyorsunuz. Halbuki bütün insanlar hatta Muhammed (a.s) için bile cenneti hakketme diye bir durum olamıyor; çünkü insan yaptığı bütün hayırlı amellerinde kendisi yaratamıyor; dolayısıyla sahiplenme söz konusu olamaz -güzellikler tamamıyla Allah’tandır; öyle ki insanların, Allah’ın verdiği nimetlerin bir tanesinin bile karşılığını vermesi mümkün mü ki? Bu cehennem dahi olsa, Allah o mahluklarını ebedi-sonsuz hayata mazhar etmesi bile başlı başına nimet olsa gerek. Durum böyle iken neden Ehl-i Beyt (sizin anladığınız Ehl-i Beyt ) ve Mutezile böyle bir yanlışlığa düşebiliyor? Allah fail-i muhtardır. Allah “Fa’alün lima yüriid”dir. Netice olarak kemal-i mutlak mertebesinde bir Rab olacak sonra da kendi yarattığı mahluklara mecbur olup iradesini ortadan kaldıracak; böyle bir şeye nasıl inanılabilir? Cevabınızı bekler gayretlerinizden dolayı tebrik ederim

Cevap-05: Muhterem kardeşim, belli olan siz söz konusu yazıyı dikkatlice okumamışsınız. Çünkü bu sorduğunuz sorunun cevabı da orada verilmiştir. Kısaca tekrarlamak gerekirse, bize göre Ehl-i Beyt mektebinin görüşünün yanlış anlaşılmasına vesile olan şey bir noktanın dikkate alınmamasıdır. Zannediliyor ki biz “Allah-u Teala iyi insanları cehenneme, kötüleri de cennete götürmez.” dediğimizde, sanki Hak Teala’nın bundan aciz olduğunu söylemek istiyoruz. Yine bunu söylemeği bir türlü Allah-u Teala’nın işlerine müdahale veya (haşa) ona bir görev tayini olarak addediliyor. Oysa bunun ikisi de yanlış bir algılamadır. Evvela bir şeyi yapabilmek ile, yapmak arasında çok fark vardır. Mümkündür ki bir kimse bir çok şeye güç yetirsin, ama onu çeşitli nedenlerden dolayı yapmasın. Allah-u Teala da evet ki her şeye kadirdir. Ama bu onun her şeyi yapacağı anlamına gelmez. Biz diyoruz ki Allah-u Teala zalimleri, kötüleri cennete götürebilir; ama asla bunu yapmaz. İyileri cehenneme götürebilir; ama asla bunu yapmaz. Zira O Kadir-i Mutlak olmanın yanı sıra Adil-i Mutlak’tır da; Hekim-i Mutlak’tır da. Bunu yapmaması onun (haşa) acizliğinden değil, adalet ve hikmetinden kaynaklanan bir şeydir. Yani olaya Rabbulaleminin bütün Yüce sıfatlarını dikkate alarak bakmak lazım, sadece bir tanesini değil. Sonra bunu söylemek (haşa) O Zat-ı Mukaddes’in işlerine müdahale veya O’na görev tayini falan da değildir. Bu onun Sıfat-ı Aliyesi’nin tümünü dikkate alıp bundan çıkan sonuçları idrak ederek ortaya koymaktır. Sonra bu sonuçların hepsini bizzat Hak Teala kendi kitabında açıkça beyan etmiştir. Mesela eğer Rabbulalemin Kur’an’da kendisini adil ve asla zulmetmeyen birisi olarak tanıtıyorsa, benim bunun aksini söylemeğe hakkım var mı? Zulmün adaletin de ne olduğunu eğer bizim aklımız kestiremeyecekse, o zaman onlarca ayette Allah-u Teala’nın bizleri düşünmeğe, akletmeğe emretmesi abes olmaz mı? Son olarak siz aziz kardeşime bu konular üzerinde biraz daha derin düşünmenizi ve özellikle söz konusu yazıyı tekrar dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum.