İmam Ali’nin Faziletleri

İmam Ali’nin faziletleri, Şia İmamlarının ilki olan İmam Ali’nin (a.s) sıfatları ve özellikleridir. Bu faziletler tarihi olayların yanı sıra Kur’an ve hadislerde de işaret edilmiş üstün özelliklerdir. Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) nakledildiğine göre İmam Ali’nin faziletleri saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Yine Peygamber Efendimiz’den edinilen bir diğer rivayette de imam Ali’nin faziletlerini görüp dinlemek günahların bağışlanması için bir vesile olur.

İmam Ali’nin (a.s.) faziletleri kendine mahsus faziletler ve Ehlibeyt ile ortak olan diğer faziletleri olarak iki kola ayrılır; Vilayet Ayeti, Şira Ayeti, İnfak Ayeti, Gadir Hum Hadisi, Tayr Hadisi, Menzilet Hadisi, Kabe’de dünyaya gelişi ve Yüzük İnfağı İmam Ali’nin (a.s) kendine mahsus faziletlerinden bazılarıdır. Tathir Ayeti, Zikir Ehli Ayeti, Meveddet Ayeti ve Sakaleyn Hadisi ise yine İmam Ali’nin Ehlibeyt ile ortak faziletlerinden bazıları olarak sıralanır.

Ben-i Ümeyye döneminde imam Ali’nin faziletlerinden bahseden yazılı eserlerin önü kesilmişti. Bu dönemde bu faziletleri nakletmenin cezası ölüm veya zindana atılmaktı. Aynı şekilde Muaviye de imam Ali’nin şanını gölgede bırakmak amacıyla ilk üç halifeyi ön plana çıkaran faziletler uyduran nakilcilere tam destek veriyordu. Bazı alimler Ehli Sünnete bu durum yüzden İmam Ali hakkında çok daha az hadis nakledildiği inancındadır.

Bununla beraber Şia ve Sünni kaynaklarında Ali bin Ebu Talib hakkında çok fazlaca faziletler nakledilmiştir. Her iki mezhepten alimler de münferid (tek başına) olarak imam Ali’nin faziletleri hakkında kitaplar yazmışlardır. Emirel Müminin faziletleri hakkında yazılan İbn-i Cenbel, Hesaes Emirel Müminin Nisai ve Umdetü Uyuni Sihahi-l Ehbar fi Menakıbi İmam el-Ebrar ibn-i Batrik [Not 1] gibi kitaplar bunlardan bazılarıdır.

İçindekiler
1 Tanımı, Önemi ve Konumu
2 Kur’an’da Belirtilen Faziletleri
3 Hadislerdeki Faziletleri
4 İmam Ali ile İlgili Olaylar ve Ayrıcalıkları
5 İmam Ali’nin Faziletlerinin Yazılmasının Önüne Geçilmesi
6 İmam Ali’nin (a.s) Faziletlerinin Gölgede Bırakma Çabası
7 İmam Ali’nin (a.s.) Faziletlerinin İnkâr Edilmesi
8 İlgili Kitaplar
8.1 Ehli Sünnet Kitapları
8.2 Şia Kitapları

……………………………….

1. Tanımı, Önemi ve Konumu
Fazilet, bir bireyin ya da bir grup insanın diğer insanlardan üstün kılan sıfat ve özelliklerin bütünüdür. Dolayısıyla “İmam Ali’nin Faziletleri”ni gerek tarihi kaynaklarda gerekse ayet ve hadislerde ilk Şii İmam olan İmam Ali’yi (a.s) atıfta bulunarak onun diğerlerinden üstün kılan sıfatlarının ve özellikleri olarak da tanımlanır. İmam Ali’nin (a.s) faziletleri, imamlığının ispatı, halifelik makamını hak ettiği ve üstünlüğünü kanıtlamak için Şia’nın teoloji kitaplarında da sıkça belirtilmiştir. İmam Ali’nin (a.s) faziletlerinin sayılamayacak kadar fazla olduğunu Peygamberimiz (s.a.a) tarafından birçok hadislerinde rivayet edilmiştir. Ehli Sünnetin de bunu kabul ettiğini şuradan anlayabiliriz; Hanbeli mezhebinin lideri Ahmed bin Hanbel Ali bin Ebu Talib’in faziletleri için rivayet edilen hadislere nispeten hiçbir sahabe hakkında bu kadar hadis rivayet edilmediği teyit belirtmiştir.

İmam Ali’nin (a.s) faziletleri iki kola ayrılır:

İmam Ali’nin (a.s) ayrıcalıklı kişisel faziletleri veya hususi özellikleri: örneğin Leyletü’l Mebit gecesi Hz. Peygamber’in (s.a.a) yatağında yatması ve bununla ilgili Şıra Ayeti’nin nüzulü gibi kendisine özgü faziletlerdir.
Ortak faziletleri: Ehlibeyt’in diğer mensuplarının da bulunduğu beş masuma ithaf edilmiş olan Sakaleyn Hadisi ve Kisa Hadisi gibi ehlibeytin faziletlerini anlatan rivayetlerdir.
İbn-i Şazan Kumi’nin Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) rivayet ettiğine göre, kim İmam Ali’den bir fazilet yazarsa, ondan bir eser olduğu müddetçe melekler onun için bağışlanma dileyeceklerdir. Aynı zamanda İmam Ali’nin faziletini dinleyen kişi kulağıyla işlediği günahları, onun faziletlerine bakan kişinin ise gözleriyle işlediği günahları bağışlanır.

2. Kur’an’da Belirtilen Faziletleri
Kur’an’da belirtilen faziletler, İmam Ali (a.s) hakkında nüzul olan veya İmam Ali’yi işaret eden Kur’an ayetlerdir. İbn-i Abbas’sın naklettiğine göre Hz. Ali (a.s) hakkında inen ayetleri göz önünde bulundurduğunda başka hiç kimse hakkında bu kadar ayet nüzul olmadığını söylemiştir. Yine İbn-i Abbas’ın Allah Resulünden (s.a.a) rivayet ettiğine göre, Peygamberimiz, Allah’ın hiçbir ayeti yoktur ki “یا أیها الذین آمنوا” (Ey iman edenler!) diye hitap ettiği kimselerin başında Ali olmasın diye buyurmuşlardır. Aynı şekilde bu zat 300’den fazla ayetin Hz. Ali’nin (a.s) övmek için indiğini belirtmiştir. İmam Ali’nin Kur’an’da belirtilen faziletlerinden bazıları şunlardır:

Vilayet Ayeti: Maide Suresi’nin 55. Ayetinde Allah’a, Peygamber’e (s.a.a) ve namaz esnasında rükuda eğilirken zekat verenlere itaat edilmesi gerektiğinde böylece halk üzerinde velayet sahibi olduğunu açıkça ifade edilmiştir. Hem Sünni hem de Şii müfessirlerden edinilen kaynaklarda Yüzük İnfağı vakasında İmam Ali’nin rükuda yüzüğünü bir fakire uzattığı (zekat verdiği) bilinmektedir.
Şira Ayeti: Bakara Suresi’nin 207. ayetinde sırf Allah’ın rızasını kazanmak için karşılığında canlarını feda etmeye razı olanlardan övgüyle bahseder. Mutezile alimi İbn-i Ebi-l Hadid’e göre tüm müfessirler, bu ayetin İmam Ali’in (a.s.) faziletinden bahsettiği inancındadırlar. Allame Tebatebayi tefsirinde şöyle yazmıştır: Bu ayet tıpkı rivayetlerde de teyit edildiği gibi Leyletü’l Mebit hadisesi hakkında nüzul olmuştur. Müşrikler, Peygamber Efendimizin (s.a.a) Mekke’deki evine saldırarak onu öldürmek istediler. O gece İmam Ali (a.s.) Peygamberimizin hayatını kurtarmak için onun yatağına yattı.
Tebliğ Ayeti: Maide Suresi 67. Ayetinde Allah Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) insanlara kendisinden istenen mesajı tebliğ etmezse peygamberlik görevini yerine getirememiş sayılacağını ve bu önemli mesajı mutlaka iletmek zorunda olduğunu buyurmuştur. Şii ve Sünni müfessirlere göre Tebliğ ayeti Gadir-i Hum’da nazil olmuştur. Rivayetler göre Gadir-i Hum vakasında ayetin asıl vahiy sebebi İmam Ali’nin peygamberden sonra halef olarak ilan edilmesi şeklinde aktarılmıştır.
İkmal Ayeti: Maide Suresi 3. Ayetinde, İslam dininin tamamlanmasından (kemale ermesinden) bahseder. Şii müfessir Ayetullah Mekarim ve Şii alimlerin çoğunluğuna göre dinin kemale ermesinden kast edilenin İmam Ali’nin (a.s.) vilayeti ve halifeliğinin ilan etmek olduğunu belirtmekte ve bunu rivayetlerle de doğrulamaktadır.  Şii alimleri İkmal Ayetinin Gadir-i Hum vakası hakkında nazil olduğuna inanırlar.
Sadıkeyn Ayeti: Tevbe Suresi’nin 119. Ayetinde Allahu Teala müminlere sadıklarla birlikte olmalarını ve onların takipçisi olmalarını emrediyor. Şii rivayetlerinde sadıklar Ehlibeyt (a.s) olarak tefsir edilmiştir. Muhakkık Tusi, bu ayeti Hz. Ali’nin (a.s) İmamlığının kanıtlarından biri olarak değerlendirmiştir.
Hayrü-l Beriye: Beyyine Suresi’nin yedinci ayeti, iman edenler ve salih amel işleyenleri yaratılmış en yüce varlıklar olarak tanıtır. Şii ve Sünni ravilere göre bu grup İmam Ali (a.s) ve takipçileridir (Şialarıdır).
Salihü-l Müminin: Tahrim Suresi’nin 4. Ayetinde Allah, Hz. Ali’yi (a.s), Cebrail’i ve diğer melekleri İslam Peygamber’inin (s.a.a) yardımcıları olarak tayin etmiştir. Her iki mezhep üzerinden rivayetlere yer veren tefsirlerde, Salihü-l Müminin tek örneği İmam Ali’dir.
İnfak Ayeti: Bakara Suresi’nin 274. Ayetidir. Bu ayet, gece gündüz, gizlice ve açık bir şekilde infak edenlerin Rableri katındaki mükafatı hakkındadır. Müfessirlere göre bu ayet İmam Ali (a.s) hakkında indirilmiştir. Dört dirhemi olan Ali (a.s) birini gece, birini gündüz, birini gizli, birini de açıkta infak etmiştir.
Necva Ayeti: Mücadele Suresi’nin 12. Ayetidir. Zengin Müslümanların İslam Peygamberi (s.a.a) ile Necvadan (başbaşa görüşme) önce sadaka vermelerini emrediyor. Tabersi Şii ve Sünni müfessirlerin çoğunun görüş birliği içinde bu ayetteki kaideye göre hareket eden tek kişinin İmam Ali (a.s.) olduğunu aktarıyor.
Vûd Ayeti: Meryem Suresi 96. Ayetinde, Allah müminlerin sevgisini diğerlerinin kalplerinde karar kılar, şeklinde buyurulmuştur. Bazı rivayetlere göre Peygamberimiz (s.a.a) Ali’den şöyle dua etmesini istedi: Ey Rabbim, inananların kalplerine benim sevgimi yerleştir. İmam Ali’nin duasından sonra bu ayet indirildi.
Mübahele Ayeti: Al-i İmran Suresi’nin 61. Ayeti Peygamberimiz’in (s.a.a) Necranlı Hristiyanlar ile karşılıklı lanetleşmesini anlatmaktadır. Tefsirlere göre bu ayette İmam Ali (a.s) Peygamber Efendimizin (s.a.a) kendi nefsinden şeklinde tanıtılmaktadır.
Tathir Ayeti: Ahzab Suresi’nin 33. Ayetidir. Ehlibeyt’in (a.s) Allah’ın iradesi ile kusur ve hatalardan arınmasından söz eder. Şii yorumcular, bu ayetin Ashabı Kisa (Al-i Âba) hakkında indirildiğine inanırlar.
Ulu’l Emr Ayeti: Nisa Suresi 59. Ayetidir. Müminlere Allah’a, Resülullah’a (s.a.a) ve Ulu’l Emr’e itaat etmelerini emreder. Şii ve Sünni müfessirlere göre bu ayette Ulu’l Emr’in ismet (hatasız) sıfatına işaret etmektedir. Rivayetlerde Ulu’l Emr’den kasıt Şii İmamları olarak tanımlanmaktadır.
Meveddet Ayeti: Şura Suresi 23. Ayetidir. Bu ayette Peygamberimizin görevinin mükafatı olan ” اَلْقُرْبیٰ” (yakın akrabaya karşı) sevgi ve muhabbet beslemesi Müslümanlara farz kılınmıştır. Yakın akrabadan kast edilenlerin Ali, Fatıma, Hassan ve Hüseyin olduğunu İbn-i Abbas Hz. Peygamber’den rivayet etmektedir.
İtam Ayeti: Nisa Suresi 8. Ayettir. Bu ayette iyilik yapanlardan bahsedilmektedir, bu insanları kendileri de yiyeceğe ihtiyaçları olmasına rağmen sırf Allah rızası için kendi yiyeceğini fakirlere, yetimlere ve esirlere veren kimseler olarak tanıtır. Ravilerin rivayetine göre bu ayet İmam Ali (a.s) ve Hz. Zehra’nın (s.a) cömertliği hakkında inmiştir. Günümüze ulaşan hadislere göre İmam Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a) ve Hasaneyn (a.s) hep birlikte üç gün boyunca oruç tutmuşlar ancak her seferinde iftarlıklarının bir kısmını fakir, yetim ve esirlerle paylaşmışlardır.
Ehle’z Zikr Ayeti: Nahl Suresi 43. Ayeti ve Enbiya Suresi 7. Ayetidir. Zikir ehline sorulması gerektiğini belirtmektedir. Bazı rivayetlere göre zikir ehli, Peygamber’in (s.a.a) ailesiyle sınırlıdır.

3. Hadislerdeki Faziletleri
Hz. Peygamber’in (s.a.a) İmam Ali (a.s) hakkında söylediği rivayet edilen övgü ve faziletini ifade eden hadisleridir. Bu hadislerden bazıları şunlardır:

Gadir Hum Hadisi: Peygamber Efendimizin (s.a.a) Gadir Hum’da Hz. Ali’yi Müslümanların mevlası olarak ilan ettiği Veda hutbesindeki hadistir. Bu hadis Şii ve Sünni kaynaklarda rivayet edilmiştir ve Şiilerin İmam Ali’nin imamlığını ve halifeliğini ispatı için öne çıkan meşhur bir hadistir.
Menzilet Hadisi: İmam Ali’nin (a.s) İslam Peygamber (s.a.a) ile ilişkisini Hz. Musa’nın Harun ile ilişkisine benzeten bir rivayettir.
Medinetu’l İlim Hadisi: Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) kendisini ilmin şehri ve Hz. Ali’yi (a.s) de giriş kapısı olarak tanıttığı bir hadistir. El-Kadir kitabında, bu hadisi doğru bulan ya da kabullenen 21 Sünni ravilerin isimlerini sıralanmıştır.
Yevmu’d Dar Hadisi: Hz. Peygamber’in (s.a.a) yakınlarından davetini kabul etmelerini ve aynı zamanda Ali bin Ebu Talib’in (a.s) iradesini ve halifeliğini kabul etmesini istediği bir rivayettir. Şii ilahiyatçılar İmam Ali’in (a.s) İmamlığını ispatlamak için bu hadisi delil göstermişlerdir.3
Vasilik Hadisi: Peygamber Efendimizin (s.a.a) İmam Ali’nin (a.s) kendisinin vasisi ve kendisinden sonraki halefi olarak ilan ettiği bir hadisidir. Şii alimler İmam Ali’nin (a.s) İmamlığına dayanak olarak bu hadisi göstermişlerdir.
Vilayet Hadisi: Peygamberimiz’in (s.a.a) kendisinden sonra yerine müminlerin velisi olarak İmam Ali’yi gösterdiği bir hadisidir. Bu hadis Şii ve Sünni kaynakları arasında farklı şekilde ifadelerle aktarılmıştır.  Şiiler, “عَلِیٌّ وَلِیُّ کُلِّ مُؤْمِنٍ مِنْ بَعْدِی”  ayetinde kullanılan “ولیّ” kelimesini İmam ve veli anlamında kabul etmişlerdir ve böylece bunu İmam Ali’nin (a.s) imamlığını ve velayetini ispat niteliğinde kabul ederler.
Tayr Hadisi: Peygamberimiz’in (s.a.a) tavuk ızgara yemek üzereyken Allah’tan onun en iyi kuluyla yemek için dua etti. Bir süre sonra yanına İmam Ali (a.s) geldi ve böylece birlikte yemek yediler. Bu rivayet hem Şii ve hem de Sünni kaynaklarında yer almaktadır.
Bayrak Hadisi: Hayber kuşatmasında Hz. Muhammed’in (s.a.a) İmam Ali (a.s) ile ilgili buyurduğu meşhur bir hadistir: “Yarın sancağı öyle birisinin vereceğim ki, Allah ve Resulü onu sever, o da Allah ve Resulünü sever. Allah onun eliyle Hayber’in kapısını açacak ve fetih gerçekleşecektir.”
Sakaleyn Hadisi: Peygamberimizin (s.a.a) Kuran ve Ehlibeyt konumu hakkında çok meşhur bir hadistir. Bu hadis-i şerifte Peygamberimiz: “Ben size iki paha biçilmez ağır emanet bırakıyorum ki bunlara sıkı sıkıya sarıldığınız müddetçe asla doğru yoldan sapmazsınız. Bunlardan biri Kur’an, diğeri ise Ehlibeytimdir. Bu hadis Şii ve Sünni kaynaklarca aktarılmıştır.
Kisa Hadisi: Âl-i Abâ’nın (beş masum) fazileti üzerine bir hadistir. Şii  ve Sünni kaynaklarda geçen bu hadise göre, Peygamber Efendimiz (s.a.a) ailesini abâsıyla “کِساء:Kisa” örterek şöyle dua etti: “Ey Rabbim işte bunlar benim ehlibeytimdir. Bunların kusurlarını gider ve kendilerini arındırarak tertemiz yap!”
Sefine Hadisi: İslam Peygamberi’nin (s.a.a) Ehlibeytini Nuh’un gemisine benzettiği çok iyi bilinen bir hadisidir. Her kim ona binerse kurtulur ve her kim ondan geri kalırsa boğulur. Bu hadis Şii ve Sünni kaynaklarında bulunmaktadır.
Şecere Hadisi: Peygamberimiz buyurmuşlar (s.a.a): “Ben ve Ali aynı ağaçtan yaratıldık ve diğer insanlar muhtelif ağaçlardan.”  Bazı müfessirler bu hadisten yola çıkarak Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile İmam Ali’nin (a.s) aynı kaynaktan yaratılmasının kendilerine itaat ve vilayet konusunda da eşitliklerinin bir kanıtı olarak gördüler.
Levh Hadisi: Resul-i Ekrem’den (s.a.a) rivayet edilen ve kendisinden sonraki 12 imamın hilafetinin ispatı niteliğinde olan hadislerden biridir. İlk imam olan İmam Ali’den (a.s) on ikinci imam Hz. Mehdi’ye (a.s) kadar tüm imamların isimleri zikredilmiştir.
Hak Hadisi: Peygamberimizin (s.a.a) Hz. Ali’yi (a.s) hakikatin miyarı (tartısı) olarak tanıtan meşhur hadisleridir. Bu rivayetlerden birinde şöyle geçmektedir: “Ali hak ile beraberdir ve hak da Ali’yle beraberdir. Bu ikisi hiçbir zaman birbirinden ayrılmayacak ve Kevser havuzunun başında bana ulaşacaklardır.”
Teşbiye Hadisi: Hz. Peygamber’in (s.a.a) Ali’yi (a.s) diğer peygamberlere benzettiği bir hadistir. Bu hadis Şii ve Sünni kaynaklarda rivayetleri bulunmaktadır.
La Fetta İlla Ali Hadisi: Bu hadis, Ali gibi başka bir yiğit olmadığı anlamındadır. Rivayetler ve tarihi kaynaklara dayandırılarak bu hadisin İmam Ali’nin (a.s) Uhud savaşında gösterdiği fedakârlık ve cesaret nedeniyle Cebrail tarafından bu sözlerle övüldüğü rivayet edilmiştir. Bu hadis Şii ve Sünni kaynaklarca doğrulanmıştır.
Kasimü-l Nar ve-l Cenneh Hadisi: İslam Peygamberi’nin (s.a.a) Ali’nin cennetle ve cehennemi ayıran kişi olarak tanıttığı bir rivayetidir.  Bu hadis Şii ve Sünni kaynaklarca teyit edilmektedir. Farklı raviler tarafından çeşitli şekillerde aktarılmıştır.
İmam Ali’nin faziletleri hakkında Peygamberimizden başka rivayetler de mevcuttur. Örnek olarak: “Ali’nin Hendek Savaşındaki darbesi cinlerin ve insanların ibadetlerinden daha hayırlıdır.”; “Ali’ye hakaret eden bana lanet etmiş gibidir.”; “Ali’yi kızdıran beni de kızdırmıştır.”;  “Mümin ile münafığı ayıran Ali’nin dostluğudur.”; “Ali benden, ben de Ali’denim.”; “Ali’yi hatırlamak ibadettir.”;  “Ali’ye bakmak ibadettir.”; Hasifü-l Nal Hadisi  hadisi ve Ma’hat Hadisi (sen benim kardeşimsin) hadisi.

Sıddık-i Ekber lakabı ve Fariku-l Azam unvanları da rivayetlerde beyan edilen İmam Ali’nin faziletleri olarak kabul edilir.

4. İmam Ali ile İlgili Olaylar ve Ayrıcalıkları
İmam Ali’nin (a.s.) bazı olayları, özellikleri ve ayrıcalıkları şunlardır: Hz. Zehra (s.a) ile Evliliği: İmam Ali’nin (a.s.) önemli faziletlerinden biri de Allah’ın emriyle Peygamber Efendimizin kızıyla evlenmesi olarak bilinir. Ali (a.s) olmasaydı Fatıma (s.a) için münasip bir eş adayı olmayacağı rivayet edilir.  Kabe’de dünyaya gelişi: Kabe’de doğan anlamına gelen bu nitelik, İmam Ali’nin (a.s.) yine özel faziletlerinden biri olarak ifade edilir.

Emirel Müminin lakabı: Müslümanların lideri, komutanı ve rehberi anlamına gelen bu lakap Şii itikadına göre İmam Ali’ye verilmiş bir unvandır. Yine Şii inancına göre bu unvan ilk olarak Hz. Peygamber (s.a.a) döneminde Ali bin Ebi Talip için kullanılmıştır. Yedinci yüzyılda yaşamış Şii muhaddis Seyit bin Tavus Kitabü-l Yakin Bihtisasi Mevlana Ali bi Emriel Müminin adlı eserinde ehli Sünnet kaynaklarına dayandırılan 220 hadis ile Emirel Müminin lakabının İmam Ali’ye özgü olduğunu savunmuştur.
Seddu’l Ebvab: Kapıların kapatılması anlamına gelen bu hadis, Peygamber Efendimizin (s.a.a) Allah’ın buyruğu ile İmam Ali’nin (a.s.) evi hariç, kapısı Mescidi Nebevi’ye açılan tüm evlerin kapılarının kapatılmasını emrettiği olayı ifade etmektedir.
Peygamberin Kardeşliği: Peygamber Efendimiz (s.a.a), Medine’ye hicret etmeden önce Muhacirler arasında ikili kardeşlik bağı kurmalarını emretti. Medine’de de Muhacirlerle Ensar arasında benzer kardeşlik bağı kurmalarını emretti ve yine İmam Ali’yi (a.s) kendine kardeş seçti. Böylece her ikisinde de kendisini Ali’yle kardeş olarak göstermiş oldu.
İlk Müslüman: Şii kaynaklarca ve bazı Sünni âlimlere göre Hz. Peygamber’e ilk iman eden kişi İmam Ali’dir.
Masumiyet Ayetleri: Tefsir-i Numune’nin belirttiğine ve hemen hemen tüm yorumcularla tarihçilerin görüşüne göre Tevbe Suresi (veya ilk ayetleri) vahyedildiğinde müşrikler Müslümanlarla ile olan antlaşmayı bozmuştu. İslam Peygamber (s.a.a) bu ayetlerin hac esnasında Mekke’de halka ilan edilmesi için ilk olarak Ebu Bekir’i görevlendirmişti. Ancak daha sonra Allah’ın buyruğu bu görevi Ali’ye (a.s) verdi ve İmam Ali (a.s) ayetleri alıp Mekke’ye giderek hac sırasında halka ilan etti. Bu olay Sünni kaynaklarda anlatılmıştır.
Yüzük İnfağı: Yüzük İnfağın’den kasıt, İmam Ali’nin (a.s.) eğilirken yüzüğünü bir fakire verdiği olaydır. Bu vaka Şii ve Sünni hadis kitaplarında anlatılmıştır.
Reddu’ş Şems Hadisesi: Bu olayda, batmak üzere olan güneş Hz. Peygamber’in (s.a.a) duası üzerine geriye dönmüş ve İmam Ali (a.s) ikindi namazını eda etmiştir. Ayrıca Şeyh Müfid’e göre, İmam Ali (a.s) zamanında yapılan savaşlardan birinde bir kısım asker ikindi namazlarını kılamamıştı ve İmam Ali’nin (a.s) duasıyla güneş geri döndü.

5. İmam Ali’nin Faziletlerinin Yazılmasının Önüne Geçilmesi
Tarihi kaynaklara göre Ben-i Ümeyye döneminde Muaviye’nin emri ile İmam Ali’nin (a.s.) faziletlerinin rivayet edilmesi engellenmiştir: Üçüncü yüzyıl tarihçisi Ali bin Muhammed Madaini’ye göre Muaviye adamlarına İmam Ali (a.s.) ve ailesinin faziletleri hakkında herhangi bir rivayet anlatan kişinin canı ve malı için herhangi bir hürmet olmadığını yazmıştır.Yine aynı tarihçi İmam Ali’yi (a.s) iyilikle anmak, övmek ve çocuklarına onun ismini vermenin de yasak olduğunu belirtmektedir.Muaviye, İmam Ali’ye birçok kez hakaret “سَبّ علی” etmiştir. Şöyle derdi: Onun faziletlerinden bahseden hiç kimse kalmayana kadar bunu yapmayı bırakmayacağım. Muaviye’nin emri ile emriyle minberlerde Hz. Ali’ye lanet edildi  “سَبّ علی” ve bu Ömer bin Abdul Aziz dönemine kadar yaklaşık 60 yıl devam etti.

Muhammed Cevad Muğniye’ye göre Emeviler, İmam Ali’nin bir faziletinden bahseden veya ondan hadis aktaranlara işkence yapmışlardır. İmam Ali’nin talebeleri olan Meysem-i Tamar, Amr bin Hamik Huzay’i, Rüşeyd Heceri, Hujr bin Adiy ve Kumeyl b. Ziyad Nahai gibi müritlerini sırf kimsenin onların vesilesiyle İmam Ali’nin (a.s.) faziletlerini ve yeni haberleri öğrenmemesi için öldürüldü. Ayrıca Sünni âlimlerden Şeyh Muhammed Ebu Zuhre’ye göre Emevi hükümetinin Hz. Ali’nin (a.s) pek çok eserinin gizlenmesinde ciddi bir etkiye sahipti ve bu nedenle Sünni kaynaklarda ona isnat edilen çok az hadis aktarılmıştır.

Seyit Ali Şehristani “تا كسى به‌وسيله آنها به اخبار و آثار حضرت على(ع) آگاه نشود” (Hadis Rivayeti Yasağı) adlı kitabında şöyle yazmıştır: Şii yazarların çoğu, hadis rivayetlerinin yasaklanmasının İmam Ali’nin (a.s) faziletlerinin yayılmasını engelleyen en önemli faktörlerden biri olduğuna inanmaktadır; Çünkü Peygamber Efendimiz’in Ehlibeyt’i ile ilgili hadislerinde Ehlibeyt’in (a.s) üstünlüğüyle halifelik hakkı belirtilmiş ve bu Ben-i Ümeyye hükümetinin menfaatlerine aykırıydı.

6. İmam Ali’nin (a.s) Faziletlerinin Gölgede Bırakma Çabası
İbn-i Ebi-l Hadid, Hicri kameri üçüncü yüzyılının Mutezile ilahiyatçısı Ebu Cafer el-İskafi’nin aktardığına göre, Muaviye, İmam Ali’yi (a.s) kınayan hadisler uydurmaları için bir sahabe ve tabiini görevlendirmişti. Adamlarına yazdığı bir mektupta, onlardan Osman bin Affan’ın sevdiklerini tespit ederek onlara yaklaşmalarını ve bu insanlara Osman’ın faziletleriyle ilgili uydurma alıntılar yazmalarını istedi. Medaini’ye göre halk maddi çıkarlarına ulaşmak için Osman’ı öven hadisler getirmişler ve Osman’ın faziletleri hakkında çok fazla rivayet birikmişti;  Bu nedenle Muaviye, adamlarına gönderdiği başka bir mektubunda, halkı sahabeler ve ilk üç halifenin faziletleri hakkında hadisler yazmaya teşvik etmelerini istedi. Asıl amacı İmam Ali’nin (a.s) faziletlerini gölgede bırakmak olduğu için İmam Ali’nin kınandığı rivayetler dışında Hz. Ali hakkında hiçbir rivayete izin vermediğini de bu mektupta açıkça belirtmiştir.

7. İmam Ali’nin (a.s.) Faziletlerinin İnkâr Edilmesi
Selefilerin önderi İbn-i Teymiyye (Hic. Kam. 661-728), İmam Ali’nin (a.s) faziletleri hakkında rivayet edilen hadislerin çarpıtılmış veya uydurulmuş olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Ayrıca İbn-i Kesir (Hic. Kam. 701-774) olarak tanınan Ömer bin Kesîr ed-Dımışkî’nin talebesi olarak bilinen İsmail bin Ömer, Hz. Ali (a.s) hakkında münferid olarak bir ayetin inmediğini ve bahsedilen ayetlerde Ali (a.s) ile birlikte başka şahıslardan da bahsedildiğini savunmuştur. Bu hususta İbn-i Abbas ve diğerlerinin rivayetlerinin doğru bulmadığını da belirtmiştir. Yine aynı şahıs İmam Ali faziletleri hakkında rivayet edilen birçok hadisin sahihliğini de zayıf saymıştır.

İbn-i Teymiye’nin başka bir müridi olan İbn-i Kayyim Cevzi (Hic. Kam. 751’de öldü), Hz. Ali’nin (a.s.) Gadir-i Hum’de İmametinin ilan edildiği hadisenin uydurma olduğunu savunmuştur. Ancak Allame Emini’ye göre Gadir-i Hum hadisi Şii ve Sünni kaynaklarda birçok kez farklı şekillerde rivayet edilmiştir. Ayrıca Sünni bir alim olan İbn-i Cûzi (Hic. Kam. 597’de öldü) Mevzuat adlı kitabında İmam Ali’nin (a.s) faziletlerinden bazı hadislerin sahte hadis olduğunu belirtmiştir.

8. İlgili Kitaplar
Sünnilerin çoğu hadis kitaplarında özellikle Kütüb-i Sitte gibi sahih olarak kabul ettikleri hadis kaynaklarında İmam Ali’nin (a.s) faziletleri ve üstün özellikleri hakkında Ali bin Ebu Talib’in faziletleri şeklinde özel bölümler oluşturularak bahsedilmektedir. Ayrıca Ehlibeyt’in faziletleri hakkında yazılan kitaplarda da İmam Ali’nin faziletleri ve üstün özellikleri hakkında özel bölümlere ayrılarak yazılmıştır. Şii ve Sünni camiasından alimler İmam Ali’nin (a.s.) faziletleri ve üstünlükleri konusu üzerine muhtelif kitaplar yazmışlardır:

8-1. Ehli Sünnet Kitapları
Fezail Emirel Müminin: Ehli Sünnet’in dört ameli mezhebinden biri olan Hanbeli Mezhebinin kurucusu Ahmet bin Hanbel’in (Hic. Kam. 303’te öldü) kaleme aldığı bu kitapta İmam Ali’nin faziletlerinden ve üstünlüklerinden bahseden 369 adet nakledilmiş rivayetler yer almaktadır. İbn-i Hanbel ayrıca bu kitapta Gadir-i Hum Günü Ömer bin Hattab’ın İmam Ali’yi velayetinin ilanı dolayısıyla tebrik ettiğini de yazmıştır.
Hesaisü Emirel Müminin Kitabı: Ehli Sünnet’in Hadis yazarı Ahmed bin Şueyb Nisa’i’nin (Hic. Kam. 303’te öldü) Kütüb-i Sitte’yi kaynak alarak yazdığı bir kitaptır. Arapça yazılmış olan bu kitapta Hz. Ali’nin (a.s) Hz. Peygamber (s.a.a) nezdindeki konumu, onunla olan akrabalık ilişkisi, eşiyle çocuklarının İslam dinindeki yeri ve önemini ele almaktadır.
Manakibü-l İmam Ali bin Ebi Talib: İbn-i Meğazili tarafından (Hic. Kam. 483 öldü) yazılan bu kitabın tamamı Arapçadır. İmam Ali’nin (a.s) Kâbe’de doğumu, İslam’ı ilk kabul eden kişi olması, Peygamberimiz’in (s.a.a) omuzlarında gezinmesi gibi İmam Ali ile ilgili hadis ve ayetleri kaynak göstererek faziletlerinden bahsedildiği bir kitaptır.
Ahmed bin Musa bin Mardeveye’nin (Hic. Kam. 410’da öldü) eseri olan Manakibü-l İmam Ali bin Ebi Talib, Mutezile alimi Muhammed bin Abdullah İskafi (Hic. Kam. 240’da öldü) tarafından yazılmış “اَلْمعیار و المُوازنة فی فضائل الإمام أمیرالمؤمنین علی بن أبی‌طالب(ع”, Muhammed bin Ebî Bekir Telmesani (Hicri 7. Yüzyıl) tarafından kaleme alınan “الجوهرة فی نسب الامام علی و آله” , Şemsü-l Din Ba’uni’nin eserlerinden (Hic. Kam. 871’de öldü) “ جواهر المطالب فی مناقب الامام علی بن ابی‌طالب”, Muhammed bin Yusuf Genci (Hic. Kam. 658’de vefat etti) tarafından yazılan “کفایة الطالب فی مناقب علی بن ابی‌طالب”, İbn-i Ahmed Harazmi’nin (Hic. Kam. 568’de öldü) eseri Menakıbe-l İmam Emirel Müminin, Mir Muhammed Salih Tirmizi (Hic. Kam. 1060’da öldü) tarafından yazılan Menakıb Murtezevi gibi Sünni alimlerin yazmış olduğu İmam Ali’nin faziletleri hakkındaki diğer eserleridir.

8-2. Şia Kitapları
El-Meratib fi Fezail Emirel Müminin “المراتب فی فضائل امیرالمؤمنین” Bu kitap, Hicri Kameri dördüncü yüzyılda Zeydilik alimi Ebû-l Kasım Bûsti tarafından yazılmıştır. Bu eserde Ali ibn Ebî Talib’in (a.s) 450 farklı faziletinden bahsedilmektedir.
Tafzil Emirel Müminin “تفضیل امیرالمؤمنین” Şeyh Mufid (Hic. Kam. 413 öldü) kaleme almıştır. Şeyh Mufid bu kitabında, Şii ve Sünni hadislerden alıntılar yaparak, Hz. Ali’nin faziletlerinin Hz Muhammed hariç diğer bütün peygamberlerden üstün olduğunu ispatlayarak açıklamıştır. Arapça olan bu eser Farsçaya da çevrilmiştir.
El-Risaletü-l Aleviye fi Fezli Emirel Müminin (a.s) “الرّسالَةُ العَلَویة فی فَضلِ أمیرالمؤمنین(ع) عَلی سائرِ البَرّیة سِوی سیدنا رَسولُ الله (ص)” Bu kitap Arapça olarak Ebu-l Feth Keracki (Hic. Kam. 449’da öldü) tarafından yazılmıştır. Kuran ayetlerine göre İmam Ali’nin (a.s.) üstünlüğünden ve özelliklerinden bahseden bu kitap ayrıca onun hakkındaki şüpheli soruları da cevaplamaktadır.
El-Yakin bi-İhtisasi Mevlana Ali (a.s) “الیَقین بِاختِصاصِ مولانا عَلیّ علیه‌السلام بِإمرَةِ المُؤمِنین” Bu kitabın yazarı Seyyid bin Tavus’tur (Hic. Kam. 664’te öldü). Sünni kaynaklardan 220 hadisi dayanak gösterdiği bu kitapta, Peygamberimizin (s.a.a) İmam Ali’ye (a.s.) verdiği “Emirel Müminin” lakabının sadece hazretin kendisine mahsus olduğunu ele almıştır.

……………………

Kaynakça

tr.wikishia.net