Erbain Ziyareti Ve Ziyaretçileri

 Bismillahirrahmanirrahim
Resulullah (s.a.a) efendimiz buyuruyor ki:”Benim Ehlibeyt’imin misali (ümmet içerisinde) Nuh’un (a.s) gemisi misalidir. Ona binen kurtuldu, terk eden ise garg oldu.”  Bu hadisin açıklamasında Ziyaret-i Camia’da şöyle geçer:”Onlardan öne geçen helak olur, onlardan geri kalan da helak olur, onlarla beraber olan kurtulur.” Her şeyin bir denge unsuru olduğu gibi Peygamber’in (s.a.a) Ehlibeyt’i de Müslümanlar için denge unsurlarıdır. Her şey onlarla ölçülür, her kes onlara uymalıdır, yoksa amellerini hiç ve heba eder. Mademki Ehlibeyt kurtuluş gemisidir! Biz Müslüman olarak bu gemide yerimizi almalıyız, yoksa garg olmamız kaçınılmazdır.
İmam Cafer Sadık (a.s) buyuruyor ki:”Erbain günü ceddim Hiseyin’i (a.s) ziyaret etmek için evinden çıkıp Kerbela’ya giden kimsenin attığı her adıma karşılık Allah Teala onun on günahını bağışlar ve on sevap yazar.”
Bu hadis çok büyük ve önemli mesajlar içermektedir. Yani zalime boyun eğmemek, yani daima zinde olmak, yani kıyameti yaşamak demektir. Kerbela olayının üzerinden 1373 yıl geçmektedir. Ama Kerbela canlı tutuldukça zulüm titrer, mazlum harekete geçer. Kerbela gündeme geldiğinde tağutlar dehşete kapılırlar. İmam Cafer’in (a.s) hadisi bu gün canlı olarak daha fazla anlam bulmaktadır. Çünkü 25 milyon insan 20 günden daha fazla bir zaman içerisinde evlerinden çıkarak ziyarete koşarlar. Bu insan seli aynı hedefe yürüdükleri için açlık, yokluk, iş, aile ve herhangi bir takıntı yaşamadan tam bir huzur-u kalp ile hareket ederler. Hüseyin (a.s) bu insanların tümünün kalbini yumuşatmış, onları eğitmiştir. Bu insanlar başkalarına zarar verme, başkalarının malını canını ganimet bilme gibi bir hastalıkları olmadığı gibi. Bunu bir fırsat bilip insanlara ne kadar daha fazla hizmet edebilirim fikrindeler. On bir ay çalışıp topladıklarını, aşığı oldukları Hüseyin (a.s) uğruna bir ayda harcar infak ederler. Kerbela’ya 600 km uzakta olan Köy ve Şehirlerden sadece bir ceketini alıp evinden çıkan insanlar nasılda Hüseyin âşıkları tarafından yol boyu padişahlar gibi ağırlanıyorlar. Çünkü Hüseyin (a.s) mektebinde Allah’a yakın olan insanların değeri vardır, makam ve mevki sahiplerinin değil. Bu âşıklar Peygamberlerinden öğrenmişler ki Hüseyin’i (a.s) seveni Allah sever, Allah’ın sevdiği kimseyi ise her Müslüman sevmelidir. Bu aşk ancak ve ancak Hüseyin (a.s) mektebinde olur, başka yerde olmaz ve yoktur da. Ziyaretçilerin yiyecekleri, yatacakları ve rahat edebilecekleri her türlü vesile hazırlanmıştır. Her kimin neyi varsa aşk uğruna feda etmiş ve bunun iftiharını yaşıyor.
Tarih sanki geriye dönmüş, geçmişte yaşanan bir daha yaşanmaktadır. İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek başını Yezid’e getirdiklerinde, şiir okuyarak müşrik babalarıyla övünerek Bedir ve Uhud’u karşılaştırdı. O zaman Bedir’e karşılık Uhut idi. Şimdi ise Haşimilerden Hüseyin’i öldürerek intikamlarını aldığını, Haşimilerin mülk ile oynadıklarını ne vahiy ve ne de her hangi bir gaybi haberin olmadığını dile getirip. İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek dudaklarına elindeki çubukla vuruyordu. Bu toplantıda Rum elçisi de bulunuyordu. Elçi başın kime ait olduğunu sordu. Bu Ali ve Fatıma’nın (a.s) oğlu Hüseyin’in (a.s) başıdır dediler. Çok şaşırdı ve dedi ki: Yani sizin Peygamberiniz Hz. Muhammed’in torunudur? Dediler, evet onun torunudur, Emire başkaldırdı işte böyle cezasını buldu. Bu küstahlığa dayanamayıp haykırdı: Yazıklar olsun size! Nasıl kendi peygamberiniz torununu öldürüp onunla övünürsünüz. Biz Hıristiyanlar, Hz. İsa Mesih’in (a.s) Beytü’l-Lahm şehrinde merkebinin düştüğü kuyuyu zannettiğimiz için orayı Kilise yapıp ziyaret ediyoruz. Sizler kendi peygamberinizin torununu öldürüp övünüyorsunuz. Yezit, elçinin sarf ettiği bu mantıklı sözü hazmedemeyince seni öldürürüm dedi. Elçi zaten ben bu gece Hz. İsa’yı (a.s) rüyamda gördüm, Hz. Muhammed (s.a.a) ona diyordu ki: Senin bu adamın yarın cennette bizim misafirimizdir. Yezit, başını vurmalarını emretti.
Zamanın tekerrürü  şu; bu sene (2012-2013)  yılbaşı İmam Hüseyin’in (a.s) Erbain günlerine denk geldi. Irak’ta yaşayan Hıristiyanlar, İmam Hüseyin’in (a.s) matemi ve ziyaretçilerinin hürmet ve saygınlığı için yılbaşı kutlaması yapmadılar. Kendi peygamberlerinin doğum gününü, ahir peygamberin torunu hürmetine ertelediler. Ama kendilerini Muhammed ümmeti sayan ve ondan şefaat bekleyen Müslümanlardan bir grup Muharrem ayı girdiğinden beri ziyarete gitmeyin matem tutmayın her yere bomba koyacağız, yakacağız yıkacağız öldüreceğiz saldıracağız tehditlerinde bulunmaktadırlar. Ayrıca yılbaşı kutlamaları için hükümete dört gün tatil etmesi için baskı yapmaktadırlar. Irak Kürdistan özerk bölgesinde yılbaşı için 8 gün resmi tatil ilan ediliyor. Bu Hıristiyanların yaptığı bu da kendisini Müslüman bilenlerin yaptıkları. Okuyucuların kendileri hüküm versinler.
Bundan daha acısı  bazı aydınların çıkıp Ehlibeyt’i sevdiklerini söylemesidir. Ben anlamış değilim! Bu nasıl sevgidir ki, Ehlibeyt’e zulmedenleri temize çıkarıyor. Ehlibeyt’e tabi olanlara karşı elinden geleni yapıyor. 1400 yıldır hala hakikati anlamamakta ısrar ediyorlar. Eğer öldürmekle savaşmakla bir şeyler olsaydı, (Peygamber’in neslinden kimseyi sağ bırakmadılar) şimdi o soydan kimse kalmamlıydı. Hâlbuki hak ile savaşanların soyu kesildi. Ehlibeyt’in ise her gün sesleri yükseliyor ve yolları devam ediyor. Allah Teala bu gerçeği gören gözü bizlere versin. Hüseyin aşkını hepimizin kalbine yerleştirsin.

Arslan BAŞARAN

yesiligdir.com