İmam Mehdi’nin (a.f) Gaybetinin Esrar ve Tesirleri

Ayetullah Uzma Mekarim Şirazinin İmam Mehdi’nin (a.f) gaybetinin sırları ve tesirleri konusundaki görüşleri aşağıda getirilmiştir.

İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunun aslı hususunda Şia ve Ehlisünnet yoluyla birçok rivayet nakledilmiştir ve her iki fırkanın tanınmış kitaplarında bir araya getirilmiştir. Ama o hazretin gaybet halindeki varlığının sırrı hususunda kesin delilleri içerek bir silsileye dayanmak mümkün değildir; özellikle bazen insan bazı konuları idrak ediyor, ama beyana gelince kelimelere sığmıyor ve kelimeler yetersiz kalıyor. Tüm bu açıklamalara rağmen biz İmam Zaman’ın (a.f) gaybetinin sırrı hususunda kâmil bir bilgi sahibi olmadığımızı izanla birlikte bazı yönlerin açıklanarak bu konunun sırrı hususunda önemli bilgiler elde edilebileceğine inanıyoruz.

İmam Mehdi’nin (a.f) Gaybetinin Anlamı

İlk olarak şunu açıklığa kavuşturmak gerekir ki bize göre, İmam Zaman’ın (a.f) gaybeti onun bu dünyadan farklı olarak başka bir dünyada yaşadığı manasında değildir. Ya da onun maddi vücudunun manyetik dalgalar gibi görünmez olduğu da değildir. Aksine onun gaybetinin manası şudur ki o insanlar arasında yaşamaktadır ve insanlar onu görmektedirler, ama onu tanımıyorlar. O tabii bir yaşam sürdürmektedir.

İmam Mehdi’nin (a.f) Gaybetinin Sırları ve Fıtri Sorgulama Hareketi

İlk merhalede onun uzun süren gaybeti hakkında birçok soruya değinmemiz gerekmektedir; mesela şunun gibi sorular: Fesat ve zulüm yeterince var olmasına rağmen İmam Mehdi (a.f) niçin zuhur etmiyor? Niçin zuhuruyla dünyayı adalet yoluna sokmuyor? Ne zamana kadar oturup bir grup zalim ve Allah’tan habersizin zulüm ve cinayetlerine şahit olacağız? Gaybeti niçin bu kadar uzun sürdü? O gerçekte neyi beklemektedir? Bu uzun süren gaybetin sırrı nedir? Zuhurun gecikmesi konusu, o küresel kurtarıcı ve ıslah ediciye inanan herkesin düşünmesi gereken bir konudur; niçin bu büyük zuhur gerçekleşmiyor? Niçin o hazret kıyam etmiyor ve adalete susamış dünyayı kendi adalet kadehi ile doyurmuyor?

Küresel Kabul ve Hazırlık; İmam Mehdi’nin (a.f) Zuhurunun Gerçekleşmesinin Görünümü

Hiç şüphesiz dünya genelinde gerçekleşecek çok yönlü bir inkılabın tahakkuk etmesi için liyakatli bir rehber yeterli değildir; umumi bir hazırlık gereklidir. Çünkü İmam Mehdi’nin (a.f) kıyam projesi, diğer ilahi peygamberlerin projesi gibi, tabii vesileleri kullanarak yapılacaktır ve asla mucize onun temellerini oluşturmayacaktır. Mucizelerin istisnai bir yönü vardır ve semavi rehberin reform programlarının gidişatında istisnai durumlarda kullanılacaktır.

Buna göre, dünya genelinde adalet ve hak hükümetinin planlarının icrası, günün silahlarıyla, liyakatli insanların yetiştirilmesi, gerekli istişarelerin yapılması, etkili planların hazırlanması, dakik askeri taktiklerin hazırlanması ile yapılacaktır; özetle İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunun hedeflerinin ileri götürülmesi hususundaki en önemli maddi ve manevi olanakların hazırlanması gerekmektedir.

Diğer bir tabirle İmam Mehdi (a.f) yeni bir din ve mezhep getirmeyecektir; o sadece uygulanamamış ilahi planları uygulamaya sokacaktır. Onun Mehdi’nin(a.f) risaleti sadece iblağ, korkutma, talim, terbiye, tavsiye ve tezekkür değildir. O hazretin risaleti, ilim ve iman hükümeti sayesinde zulüm ve ayrımcılığa son verecek tüm ilkelerin icra edilmesidir ve kesinlikle bu planın uygulanması, hazırlıksız veya mümkün olan hazırlıklar olmadan gerçekleşemez. Bu önemli noktaya dikkatle, bu hazırlığın varlığının kesin olmadığını söylememizin nedeni açıklığa kavuşmuş oluyor. Bu iş için en az bir kaç çeşit hazırlığın yapılmış olması gerekmektedir.

Beşeri Toplumların Fikri ve Kültürel Bakımdan İleri Götürülmesi; İmam Mehdi’nin Gaybetinin En Önemli Hikmeti

Açıktır ki dünya halkları, dünyadaki adaletsizlerin ve düzensizliklerin acısını yeterince tatmış olmalıdırlar. Dünya halkları, toplumsal adaletin uygulanması için beşeri kanunların zaaf ve yetersizliklerini hissetmeleri gerekir. Dünya halkları, şu hakikati idrak etmeleri gerekir ki sadece maddi ilkeler, mevcut olan uygulama garantisi ve insanların kendilerinin yaptığı kanunlar sayesinde dünyanın sorunları halledilemeyecektir. Hatta sorunlar her geçen gün daha fazla artacak ve üst üste yığılarak daha karmaşık bir hal alacaktır. Dünya halklarının, bugünkü mevcut krizlerin şimdiki sistemlerden kaynaklandığını hissetmeleri gerekmektedir ve bu sistemlerin nihayetinde bu krizleri çözmekten aciz olduklarını idrak etmelidirler.

Dünya hakları bu büyük hedefe ulaşmak için kuru, ruhsuz ve yetersiz maddi ilkeler yerine insani değerlere, imana, beşeri duygulara ve ahlaka dayalı yeni ilke ve sistemlerin gerekli olduğunu idrak etmelidir. Dünya insanları, teknolojik ilerlemenin mutlaka beşeriyetin ilerlemesi ve insanların mutluluğunun temini anlamına gelmediğini anlayacak kadar toplumsal rüşte ulaşmış olmaları gerekmektedir. Teknolojik ilerleme, yalnızca bir silsile manevi ve insani ilkeler çatısı altına girdiği zaman saadet ve mutluluğu garanti altına alabilir; yoksa defalarca şahit olduğumuz gibi belalar yaratacak ve yıkımların kaynağı olacaktır.

Dünya halkları, sanayi put haline getirildiğinde şimdiki sorunların hacmine ekleyeceğini, yıkımların boyutunu ve savaşların zayiatını genişleteceğini ve bu yüzden liyakatli insanların kontrolü altında kullanılan araçlar şeklini alması gerektiğini idrak etmelidir. Bu yüzden dünya insanları fikri gelişim ve ruhi kemaller açısından İmam Mehdi’nin varlığının değerini idrak edecek hadde geldiklerinde ve onun rehberliği altına girecek liyakate ulaştıklarında İmam Zaman hiçbir kayıt ve şart olmaksızın zuhur edecek ve gaybet perdesinden dışarı çıkacaktır.

Tedrici Talim ve Terbiye; Beşeri Toplumlarda Arz-Talep Kanununun Zemininin Oluşturulması

Şüphesiz dünya halklarının susaması gerekir; susamayıncaya kadar su kaynağına doğru gitmeyeceklerdir. Diğer bir ibaretle, dünya halklarında talep olmayıncaya kadar her türlü reform programı arzı etkili ve faydalı olmayacaktır. Arz-talep kanunu ekonomik konulardan daha ziyade toplumsal konularda da dikkate alınmalıdır.

Şimdi şu soru akla geliyor; susuzluk ve talep durumunu hangi sebep icat etmelidir? Cevaben diyoruz ki onun bir bölümü zamanın geçmesine ihtiyaç duymaktadır; ama diğer bölümü eğitim ve öğretime bağlıdır. Bu yüzden fikri kalkış, toplumun sorumlu agâh ve imanlı düşünürleri tarafından oluşturularak zuhur pratiğe dökülmelidir.

Elbette zamanın geçmesi ve maddi kanunların başarısızlığı, küresel tıkanıklığın oluşması ve insanlığın savaş uçurumuna sürüklenmesi dünya halklarını yoracaktır ve onları şu hakikate vakıf edecektir ki maddi kanunların ilkeleri ve sözde uluslararası kuruluşlar, sadece yaşamın sıkıntılarını giderememekle ve adaleti dünyada hâkim kılmamakla kalmıyor, hatta bu ümitsizlik ve yorgunluk, dünya halklarını köklü bir inkılabı kabul için hazırlıyor. Biliyoruz ki bu konu, zamanın geçmesine ihtiyaç duyuyor; böylece yaşamın acı tecrübeleri tüm maddi sistemlerin ve beşeri kurumların adalet ilkelerinin uygulanması ve hakkın tahakkuku ve emniyet ve huzurun sağlanması hususunda aciz ve yetersiz olduğunu ispatlayacaktır. Sonunda umutsuzluk ve karamsarlık neticesinde, bu talep dünya halkları arasında ilahi hedefleri gerçekleştirmek için ortaya çıkacaktır ve böylece ilahi ve semavi bir insan vesilesiyle bir dünya inkılabını arz edecek müsait ortam oluşacaktır.

Bunun yanında düşünürler de beşeri toplumlara yapacakları kendi programları ile en azından dünya halklarına, ellerindeki bu kanun ve yöntemlerle asli sorunlarının giderilemeyeceğini anlatmaları gerekir. Her halükarda bunun zamana ihtiyacı vardır. Ne yazık ki dünya henüz böyle bir hükümeti kabule hazır değildir ve hazırlık gerçekleştiği anda onun kıyamı kesindir.

Beşeri İlim ve Kültürlerde Tekâmülü Seyir

İlahi imtihanlar, kabiliyetlerin gelişimi, liyakatlerin ortaya çıkması ve safların birbirinden ayrılması manasına gelmektedir. Diğer bir ibaretle hedef, terbiye ve tekâmül veya hazırlığın icat edilmesidir. Çünkü Allah’ın her şeye olan ilmi ihatası, ilahi imtihanlar bağlamında söz konusu edilebilecek her türlü bilgi talebi hedefini ortadan kaldırmaktadır. Şimdi tüm dünya halklarının bir bayrak atlında toplanması, diktatörlerin ve zalimlerinin elinin kolunun bağlanması, tüm aşamalarda eğitim ve öğretimin mümkün olan hadde kadar genişletilmesi şu konuyu anlatmaya çalışmaktadır ki dil, ırk ve coğrafi bölge farklılığı gibi unsurlar dünya halklarının kardeşler gibi bir ailede barış, kardeşlik ve adalet içinde yaşayamayacaklarına dair delil olamaz.

Aynı şekilde tüm insanlara yetecek sağlıklı bir ekonominin oluşturulması, bir taraftan kültürel gelişim ve beşeri ilimlerin seviyesinin yükselmesine ve diğer taraftan dünyanın tüm noktalarında hızlı, yakın ve sürekli bir irtibat sağlayacak sanayi araçlarının gelişimine bağlıdır. Bu ise zaman geçmeden olacak bir şey değildir.

Şimdi eğer iletişim yavaş bir şekilde işlerse bir hükümet nasıl tüm dünyanın durumuyla ilgilenebilir? Doğrusu kendisiyle dünyanın uzak bir noktasına mesaj göndermek bir veya birkaç yıl vakit alan araçlarla dünya nasıl yönetilebilir? Bu yüzden böyle bir hükümet ileri teknolojiye sahip toplu iletişim araçlarına ihtiyaç duyar; böylece insani ilke, ahkâm ve kanunları muhtelif yollarla kısa bir zaman içerisinde dünya milletlerine duyurabilir. Bu konunun sanayinin ilerlemesine ve zamana ihtiyacı vardır.

Bu surette adalete dayalı bir dünya hükümetinin kurulması, bilimin ve toplumun kültürünün gelişmesine ziyadesiyle ihtiyaç duyar; bu ise fikri gelişim olmadan ve zaman geçmeden olacak bir şey değildir. Bu bakımdan dünya genelinde adalet ve kanun üzere hükmedecek ve tüm dünya halklarının tüm ferdi ve toplumsal avantajlarından yararlanacağı bir dünya hükümetinin kurulması tüm beşeri alanlarda ileri bir kültür olmadan mümkün değildir ve kâmil bir kültür olmadan asla gerçekleşemeyecektir. Bunun da zamana ihtiyacı vardır.

Bu yüzden Mehdevi hükümetin asrında yaşayan dünya halklarının yaşam tarzını resmeden bazı rivayetlerden şu anlaşılıyor ki o asırda teknoloji ve sanayi, özellikle nakliyat ve iletişim o kadar ilerleyecektir ki dünyanın büyük kıtaları birbirine yakın şehirler halini alacaktır; hatta doğu ve batı bir ev gibi olacaktır ve zaman sorunu tamamen ortadan kalkacaktır. Elbette bu işlerden bir bölümü o asırda sanat alanındaki bir sıçrayış ile gerçekleşebilir, ama nihayette böyle bir asra giriş öncesinde ilmi bir hazırlık ve tekâmülün zemininin hazır olması gerekir.

İnsani ve İnkılabi Personelin Yetiştirilmesi

Hiç şüphesiz Mehdevi inkılabın temellerinin atılması ve hedeflerinin ileri götürülmesi, faal ve yapıcı insani personele ihtiyaç duyar. Bu yüzden azınlıkta da olsa bu dünyada yetiştirilmiş bir grubu ihtiyaç vardır; bu grup o büyük ıslahçının inkılabi ordusunun çekirdeğini oluşturacaktır.

Mutlaka yüksek seviyede bilgili, cesur, merhametli, fedakâr ve canından geçen kişiler eğitilmelidir; nesiller bile geçse bu rezervler aşikâr olmalı ve inkılabın asli unsurları hazırlanmalıdır; bunun da zamana ihtiyacı vardır.

Gaybetin uzun olmasının felsefesini açıklayan bazı rivayetlerde, bunun nedeninin insanların imtihanı ve denenmesi olduğunu okuyoruz; bu, işlediğimiz bu bölümle alakalı olabilir. Çünkü İslam mantığında imtihan, normal deneme ve gizli işlerin ortaya çıkarılması manasında değildir; aksine ondan maksat, temiz ruhların yetiştirilmesi ve kişilerden maksimum verimliliğin ortaya çıkarılmasıdır.

Son Söz

Son olarak söylemek gerekirse İmam Zaman’ın(a.f) uzun gaybetinin sırları ve tesirleri şunu gösteriyor ki bu yazıdaki çok boyutlu yönlerin gerçekleşmesi, önemli miktar zamanın geçmesine ve dünyanın birçok yönden ilerlemesine, insanlarda hak ve adalet üzere yönetilecek dünya hükümetini kabul edecek fikri ve ruhi hazırlığın oluşmasına ihtiyaç duymaktadır. İşte o zaman bu proje, kendine has araç ve olanaklarla dünya genelinde İmam Mehdi (a.f) tarafından uygulanacaktır.

….

www.erfan.ir