Hz. Masume (s.a)

Hz. Fatıma Masume (Arapça: فاطمة المعصومة), İmam Kâzım’ın (a.s) kızı, Ehlibeyt ailesinin seçkin ve faziletli hanımefendisi, özel bir yücelik ve konuma sahip, Kum Şehri imamzadesidir.

Doğumu ve Nesebi

Eski kaynaklarda Hz. Masume’nin (s.a) doğum tarihi hakkında her hangi bir açıklama yapılmamış, ancak sonraki kaynaklarda doğum tarihinin hicretin 173. yılında ve Zilkade ayının birinci günü Medine’de olduğu belirtilmiştir.[1] Babası, Şiaların yedinci imamı, Hz. Musa b. Cafer’dir (a.s). Şeyh Müfid, İmam Kâzım’ın (a.s) kızları arasında adları “Fatıma Suğra” ve “Fatıma Kübra” olan iki kızın adını da zikretmektedir.[2]
İbn-i Cevzi, İmam Kâzım’ın (a.s) çocuklarını saydığında bu isimlere ilave olarak “Fatıma Vusta” ve “Uhra” isimlerini de saymıştır.[3] Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) annesi İmam Rıza’nın (a.s) da annesi olan Necme Hatun’dur.[4]

İsim ve Lakapları

“Masume”, kendisinin en meşhur lakabıdır. Bu isim Hz. Ali b. Musa er-Rıza’dan (a.s) nakledilen bir rivayette geçmiştir. İmam Rıza (a.s) bu hadiste şöyle buyurmuştur: Her kim Masume’yi Kum’da ziyaret ederse, beni ziyaret etmiş gibi olur.[5] Aynı şekilde rivayet edildiğine göre hazret kendisini İmam Rıza’nın (a.s) kız kardeşi “Masume” olarak tanıtmıştır.[6] “Tahire”, “Hamide”, “Barre”, “Raşide”, “Takiye”, “Nakiye”, “Raziye”, “Merziye”, “Seyyide” ve “Uhtu Rıza” diğer lakaplarıdır.[7]
Ziyaretnamesinde ise, “Sıddıka” ve “Seyyidetü’n-Nisai’l Alemin” lakaplarına da işaret edilmiştir.[8] Hz. Masume (s.a) günümüzde Ehlibeytin Kerimesi olarak ünlenmiştir.

Karakteristik Özellikleri

Dini kaynak ve metinlerde nakledildiğine göre, Hz. Musa b. Cafer’in (a.s) çok sayıdaki çocuğu arasında İmam Rıza’dan (a.s) sonra hiç kimse Hz. Masume’nin (s.a) seviyesinde değildir.[9] Şeyh Abbas Kummi şöyle yazmaktadır: Musa b. Cafer’in (a.s) çocukları arasında en üstünleri “Masume” diye meşhur olan seyyide, celile ve azamet sahibi Fatıma’dır.[10] İmam Humeyni 44 beyitlik kasidesinde onu Hz. Zehra (s.a) ile mukayese etmiştir.[11]

İlmî Makamı

Hz. Masume’nin (s.a) ilmî makamı hakkında nakledildiğine göre, bir gün bir grup Şia, Medine’ye gelerek, sorularını sormak için Hz. İmam Musa Kâzım’ın (a.s) mübarek evlerine gelirler. Ancak İmam (a.s) yolculuktadır. Bu yüzden Hz. Fatıma Masume (s.a) soruların yanıtını yazarak, onlara teslim eder. Onlar da cevaplarını alarak Medine’yi terk ederler; ancak şehir dışında İmam Kâzım’la (a.s) karşılaşırlar. Sonra İmam (a.s) sorulan soruları ve verilen yanıtı gördükten sonra üç kere şöyle buyurur: “Fedaha Ebuha” (Babası feda olsun) der.[12]

Evlilik Yapmaması

Yakubi’nin naklettiğine göre, İmam Musa b. Cafer (a.s) kızlarına evlilik yapmamalarını vasiyet etmiştir;[13] ancak bazıları bu haberin uydurma olduğunu dile getirerek, reddetmiştir.[14] İmam Kâzım’ın (a.s) vasiyetinde tüm çocuklarının İmam Rıza’dan (a.s) uzaklaştırılacağına vurgu yapılmış ve şöyle yer almıştır: Kızlarımdan hiçbirisini anneden olma kardeşleri, sultanlar veya amcaları kocaya vermemelidir; ancak Rıza’nın (a.s) görüş ve istişaresi ile olabilir. Eğer onun izni olmadan böyle bir girişimde bulunacak olurlarsa, Allah ve Resulullah’a (s.a.a) karşı gelmiş ve Allah’ın saltanatıyla çatışmaya girmiş olurlar. Zira o (İmam Rıza) kavminin izdivaç konusundaki maslahat ve çıkarlarını daha iyi bilmektedir. Dolayısıyla o, istediğini evlendirir ve istemediğini evlendirmez.[15]

Ancak daha titiz bir bakış açısıyla Hz. Masume’nin (s.a) evlenmemesinin sebebi şudur: Harun Reşit ve Me’mun’un zamanında İmam Kâzım (a.s) başta olmak üzere, Şialar ve Aleviler en acımasız baskı ve zulüm altında bulunmakta ve sosyal iletişimleri son derece kısıtlı olanaklara sahipti. Dolayısıyla Ehlibeyt hanedanı ile bırakın aile bağı kurmak, hatta hiç kimse Ehlibeyt (a.s) hanedanının yakınına yaklaşmaya bile cüret edememekteydi.

Kendisinden Nakledilen Hadisler

Hz. Fatıma Masume’den (s.a) ravi konumunda bazı hadisler nakledilmiştir. Örneğin: Gadir hadisi,[16] Menzilet hadisi,[17] Al-i Muhammed sevgisi,[18] İmam Ali (a.s) ve Şialarının makamı…[19]

İran’a Hicreti ve Kum’a Girişi

“Kum Tarihi” kitabının yazarı şöyle yazmaktadır: Hicretin 200. yılında Abbasi halifesi Me’mun, İmam Ali b. Musa er-Rıza’dan (a.s) kendisinin veliahdı olması için Medine’den Merv şehrine gelmesini talep etti. İmam Rıza’nın (a.s) kız kardeşi hicretin 201. yılında abisini görmek için Merv’e doğru yola çıktı.[20] Denildiğine göre Hz. Fatıma Masume (s.a) abisinden “Kendini yolculuk için hazırla”[21] diye bir mektup aldıktan sonra, kendi yakınları ve akrabaları ile birlikte İran’a doğru yola çıktı. İran’ın Save şehrine vardıklarında Ehlibeyt düşmanları ile aralarında şiddetli bir çatışma yaşandı. Bu çatışmada tüm kardeş ve kardeş çocukları şehadete erdi. Hz. Masume (s.a) tüm yakınlarının cenazelerini o şekilde görünce, ağır bir şekilde hastalandı.[22] Bu olaydan sonra, hadimine onu Kum’a götürmesi için emir verdi.[23]

Başka bir görüş ise, Hz. Masume’nin (s.a) hastalandığını duyan Al-i Sa’d hanedanının, onun huzuruna vararak, Kum’a davet etmek için karar aldıklarıdır. Bu meyanda, İmam Rıza’nın (a.s) ashabından Musa b. Hazrec öncülük etmiş ve Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) yanına gitmiştir. Hz. Masume’nin (s.a) devesinin hörgücünden tutarak, Kum’a kadar getirmiş ve kendi evinde ona yer vermiştir.[24] Yeni kaynaklarda Hz. Masume’nin (s.a) Kum’a girişi 23 Rebiülevvel olarak belirtilmiştir.[25] Hz. Masume (s.a), Kum’da 17 gün kaldığı süre zarfında günlerini ibadet ve Allah’a raz-ı niyazla geçirdi. Günümüzde Hz. Masume’nin (s.a) Musa b. Hazrec’in evinde ibadetle geçirdiği yer Kum’da “Satiye” veya “Beytu’n-Nur” diye meşhurdur.[26]

Vefat

Hz. Masume’nin (s.a) doğum yıl dönümü hakkında eski kaynaklarda her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak yeni kaynaklarda vefat yıl dönümünün hicretin 201. yılında ve Rebiülahir ayının 10’unda 28 yaşında iken olduğu geçmektedir.[27] Bazıları ise, Rebiülahir ayının 12’sini belirtmiştir.[28] Şialar Hz. Masume’nin (s.a) naaşını kaldırmış ve Musa b. Hazrec’e ait “Babelan” adındaki bölgede defnetmişlerdir. Nakledildiğine göre, kabir hazır olduğunda Şialar kimin kabre inmesi gerektiği konusunda aralarında istişare etmeye başladılar. Sonunda “Kadir” adlı takvalı bir yaşlı adam konusunda aralarında anlaştılar. Yaşlı adamın peşi sıra gittiklerinde ansızın yüzleri kapalı iki atlı Rikzar tarafından gelerek, defin işlemlerine başladı. O iki kişi defin işlemleri bittikten sonra kimse ile bir kelime bile konuşmadan atlarına binerek, oradan uzaklaştılar.[29] Sonra Musa b. Hazrec kabrin üzerinde hasırdan bir gölgelik yaptı. İmam Cevad’ın (a.s) kızı Zeynep hicretin 256. yılında halasının kabrini ziyaret etmek için Kum’a bir yolculuk gerçekleştirdi. Bu ziyaretinde kabrin üzerine bir kubbe yaptırdı.[30]

Kabrinin Ziyaret Fazileti

Ana Madde: Ziyaret

Hz. Masume’nin (s.a) ziyaretinin fazileti hakkında Masum İmamlardan (a.s) bazı hadisler nakledilmiştir. İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın bir haremi vardır ve orası Mekke’dir. Resulullah’ın (s.a.a) bir haremi vardır ve orası, Medine’dir. Müminlerin Emiri’nin (a.s) bir haremi vardır ve orası, Kufe’dir ve biz Ehlibeyt’in bir haremi vardır ve orası, Kum’dur”.[31]

Başka bir rivayette ise, İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kum’da, benim çocuklarımdan adı “Fatıma binti Musa” olan birisi vefat edecek ve onun şefaati ile tüm Şialarımız cennete girecektir.[32] ve başka bir açıklamada onun ziyaret edilmesi cennetin eşdeğeri olarak bilinmiştir.[33]

İmam Rıza’dan (a.s) nakledilen bir hadiste “Her kim onu ziyaret ederse, beni ziyaret etmiş olur”[34] buyurmuş ve başka bir yerde ise, şöyle buyurmuştur: “Cennet ondandır”[35] İmam Cevad (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim halam Hz. Masume’yi (s.a) ilgi ve marifetle Kum’da ziyaret edecek olursa, cennet ehli olur.[36][37]

……………..

tr.wikishia.net