Yusuf İslam’ın otobiyografisi: Nasıl Müslüman oldu?

Dünya Bizim’den Gülsün Uçar, Yusuf İslam’ın hayat hikayesini anlattığı ‘Neden hala gitar taşıyorum?’ eserinden anekdotlar paylaştı:

Yusuf İslâm’ın kendi dilinden kaleme aldığı ünlü hayat hikâyesi, 2017 yılında Türkçe’ye çevrilerek okura sunuldu: Neden Hala Gitar Taşıyorum. Eser, Steven Grougiou’nun Yusuf İslâm olana kadarki hayatına ve sonrasına dair birçok çarpıcı ve etkileyici anlara sahne olması yönüyle oldukça dikkat çekici ve akıcı bir niteliğe sahip.

Yusuf İslâm, 2 Haziran 1948 yılında Katolik Hristiyan bir ailenin üyesi olarak Londra’da doğar. Adı Steven Georgiou iken on sekiz yaşında Cat Stevens olarak girdiği müzik piyasasında milyonlarca kişi tarafından dinlenen, zengin, ünlü ve başarılı bir pop yıldızı olur. Geniş hayran kitlesi, standartların üzerindeki imkânları ve başarısıyla hedeflediği her şeye sahiptir. Fakat eksik olan şey bunların dışında, Cat Stevens’ın en derininde saklı bir şeydir…

“Kur’an üzerinde çalışırken yaşadığım en muhteşem anlardan biri”

Sahip olduğu her hissin doruğundayken tüberküloz hastalığına yakalandı, belki de ilk kez kendisini ölüme bu kadar yakın hissetmişti. Tedavinin ardından tehlikeyi atlatmış olsa dahi eskisi kadar sağlıklı değildi. Zihni ise sayısı artmış sor/g/ularla doluydu… Dünyada var olmasının, sahip olduklarından başka bir nedeni olması gerektiğini sürekli sordu; çünkü içinde olduğu hayat onun, hayata sağlam bir bağla tutunmasına yetmiyordu.

Abisi David, Yahudi bir kızla evlenmesi nedeniyle Filistin’i ziyaret eder ve Yahudi, Hristiyan din adamlarının diyalogları ve çekişmeleri onu fazlasıyla etkiler. Mescid-i Aksa’yı ziyaretinin ve gözlemelerinin ardından İslâm’a dair güçlü bir sempati duygusu ve kardeşi Steven’a aldığı bir Kur’an ile Londra’ya döner. Türklerden nefret eden Kıbrıslı Katolik bir Rum babanın oğlu olan Steven Georgiou’nun ise Müslümanlığa karşı bir önyargısı vardır. Yusuf İslâm, bir sene boyunca Kur’an üzerinde yoğunlaşır, okudukça eksik olana yakınlaşmaktadır. Kur’an’ı hata arayarak okuduğunu, ancak okudukça hatanın Kur’an’da değil kendisinde olduğunu fark ettiğini söyler.

Birçok surede, hayretler içerisinde kalır ancak kim olduğunu anladığı andan ise şu şekilde bahseder: “Kur’an üzerinde çalışırken yaşadığım en muhteşem anlardan biri, Yusuf’un hikâyesini okuduğum zamandır; İncil’dekine çok benzer. En çok surenin sonuna doğru sarsıldım: Orada Yusuf’u daha önce kuyuya atmış olan kardeşleri, onunla karşı karşıyadır ama hakkında kötü konuşup ona iftira ederler. Oysa Yusuf, orada sabırla bekler. Aman Allah’ım! Bu beni çok etkilemişti; “Father & Son” şarkım için yazdığım sözlerim gibiydi: “All the times that i’ve cried, keeping all the things ı knew inside” (Bildiklerimi kendime saklayıp da ağladığım bütün o zamanlar…)

İşte o an ağladım ve gerçekten kim olduğumu anladım: Ben bir Müslüman’dım, Allah’a teslim olmuştum ve Kur’an da benim, okyanusta verdiğim sözü tutmam için benim anahtarımdı.”

Neticede Regent’s Park’ta yeni bir cami yapıldığını öğrenir ve getirdiği kelime-i şahadetten sonra kendisini karmaşıklıktan uzağa taşıyan bir merhamet bulutunun üzerinde uçmaya başladığını söyler.

Gerçek İslâm’ın ve Müslüman’ın sesini özgürce duyurmak istedi

Bunun ardından medya tarafından manevi saldırılara maruz kalsa da o, hayatını değiştirmekten vazgeçmedi. Hâlihazırda aktivist ve eğitmen olan Yusuf İslâm, 1977 yılında İslâmiyet’i kabulünün ardından İngiltere’de İslâmî eğitimin destekçilerinden biri oldu. Aynı zamanda bir yardım kuruluşu olan Muslim Aid’in de kuruculuğunu üstlendi. İngilizce ilahilere ve üreticilerine öncülük etti. Tebliğ maksadıyla çıktığı yollarda Allah’ın yardımını hep hissetti. Yoğun ısrarları neticesinde İngilitere’deki ilk Müslüman okuluna, hükümet tarafından destek ve güvence verilmesinin sağlanmasını başardı. Yine İngiltere’de kurduğu İslamic Circle grubunun çalışmaları neticesinde birçok insan Müslüman oldu.

11 Eylül ve sonrası yaşananlar üzerinden medya tarafından sürdürülen İslâm’a saldırılara bir tepki olarak, 1994 yılında Mountain of Light (Nur Dağı) adlı bir plak şirketi kurdu ve gerçek İslâm’ın ve Müslüman’ın sesini özgürce duyurmak istedi. Bu stüdyoda ‘Son Peygamberin Hayatı’ adıyla okuduğu ilahi büyük bir kitleye ulaştı.

“Teleal bedru Aleyna

Ay doğdu üzerimize

Min seniyyati-ilveda

Veda tepesinden

Vecebe’ş şükrü Aleyna

Şükür gerekti bizlere

Ma dealilahi da

Allah’a davetinden’’

Sadece müziğiyle değil kalemiyle de İslam’a çağırıyor

Yusuf İslam, tüm içtenliğiyle aktardığı hayat hikâyesinde tutkunu olduğu müziği Müslüman olduktan sonra bir çağrı aracı olarak kullandığını ifade eder. Ancak İslâm’da müziğin caiz olup olmadığı konusunda aldığı tepkiler ve zihnindeki kafa karışıklığı 2002 yılına değin silinmemiş, hatta şüphesi nedeniyle bu tarihe kadar yirmi beş yıllık bir süre boyunca gitarından uzak kalmıştır. Oğlunun yıllar sonra eve getirdiği gitar, Yusuf İslâm için kapanan sayfayı yeniden açmıştır. Bu durumu şu şekilde aktarır: “Yıllar içerisinde birçok yorum ve argümanı yakından inceleyip neticesinde anladım ki: Bu konunun da, diğer bütün konularda olduğu gibi, takdiri sadece Allah’a ve Resulüne (s.a.) ait, yalnızca onlar mutlak itaat edilme hakkına sahip. Bütün bu yıllardan sonra eski-yeni ilahiyatçı grupların birbirinden farklı görüşlerine rağmen, Kur’an’ın çok açık temellerine ve Peygamber Efendimizin gerçek sözlerine, amel ve sessiz onaylarına dönüş yaptım. İslâm’ın ilahi bilgi üzerine özgün kitâbî kaynaklarında, müziğin insan hayatında ve amaçlarında tamamen yasaklanmasını destekleyen kâfi derecede tartışmasız kanıt yoktu. İslâm’dan uzaklaşıyor değildim; 21. yüzyılda, İslâm’ı Allah’ın Kur’an’da sunduğu ezeli ve ebedi temellere dayanan yeni bir ilham ve vizyonla görüyordum.”

Müziğe döndüğü için İslâm’dan ayrıldığını sananlar olur ancak Yusuf İslâm, müzik serüvenine İslâmî değerler yükleyerek devam eder. “Benim Halkım” adlı albümü bu süreci ve maksadı yansıtan bir nihai özellik taşımaktadır. Dünya üzerindeki bölücü her harekete bir tepki olarak “insanlığı kemikleşen zorbalıktan kurtarmak” niyetiyle seslendirdiği bu parçaya sanal ortam üzerinden milyonlarca kişi eşlik eder.

World Social Award ve Man for Peace ödüllerinin sahibi olan Yusuf İslâm, eserinin son satırlarında ise bu kitabı yazmasındaki amacın, Müslüman olan ya da olmayan herkesi İslâmiyet’i tanıma ve inceleme konusunda cesaretlendirmenin yanı sıra insanlığa merhamet ve rehberlik maksadıyla nazil olunanları keşfetmeye teşvik etmek olduğunu belirtir. Kitaba olan rağbetten, yazarın, bu kez müziğinden ziyade kalemiyle amacına ulaşabileceğini tahmin etmek zor değil…