Aşura; Yeniden Ölmek Mi, Yoksa Yeniden Diriliş Mi?

 

Derin bir nefes aldı genç, sonra ayağa kalkarak gardıropa yöneldi. Geçen yıl giydiği bir giysiyi arıyordu, bulamadı. Annesine “anneciğim! uzun kollu siyah tişörtüm nerede biliyor musun” diye seslendi.

Annesi “akşam akşam ne yapacaksın onu başka bir şey giy” deyince, genç, titrek bir sesle cevap verdi:

-Anne yarın muharrem 1. günü olduğunu bilmiyor musun?

Evet doğru söylüyordu. Yarın muharremin birinci günüydü. On dokuz yaşındaki oğlu muharrem ayını yakından takip ederken, ona Muhrrem ayını, Aşurayı ve İmam Hüseyin’i öğreten kendisi unutmuştu.

Biraz gururla biraz da kendinden utanarak cevaplamağa çalıştı: “Yeni yıkamıştım, dur getireyim”

Oğlunun Hz. Hüseyin’i ve yaranlarını kendisinden önce hatırlaması ve anma merasimlerine gönüllü olması sevindirmişti onu, hemen gitti ve oğlunun istediği tişörtü getirdi ve oğluna verdi.

Genç tişörtü giyerken duygulu bir şeyler söylüyor ve ağlıyordu. Biraz daha sessizleşti kadın. Oğlunu sessizce dinledi.

“Muharremdir hanım Zeynep Ezası, Bizi sesler Hüseyin’in Kerbelası…”

Kadının da gözleri yaşarmış oğlunun yanık sesine kendini kaptırarak ağlamaya başlamıştı. Derken oğlu “anneciğim ben çıkıyorum akşam arkadaşlarla hazırlığımız var” diyerek ayrıldı evden.

Evet her Muharrem ayında Hz. Hüseyin ve yaranı yeniden doğar, yeniden kıyamlarının hedefleri ve onurlu savaşları hatırlanır. Tüm zalimler lanetlenir. Asaletin soysuzluğa, vefanın ihanete, fedakarlığın fırsatçılığa yeniden galip gelmesinin haklı gururu yaşanır, gözyaşları arasında.

Emevi ve Yezidi İslamın değil Hüseyni ve Muhammedi İslam’ın benimsenmesi gerekliliği bir kez daha anlatılır, İslam ümmetine.

 

………………….

 

Yakup Yaşlak

16 Kasım 2013