İmamı Tanımanın Ehemmiyeti – 5
– Gözünüz ne işe yarıyor? -Onunla renkleri ve şahısları görüyorum -Burnunuz var mı? -Evet.
– Gözünüz ne işe yarıyor? -Onunla renkleri ve şahısları görüyorum -Burnunuz var mı? -Evet.
İmamların da, ümmet içerisinde ilahi kanunların yani şeriatın koruyuculuğuyla görevli oldukları için, bu açından peygamberlerle hiçbir farkları yoktur. Farkları sadece peygamber şeriatı ve ilahi kitabı getiricisi olması noktasındadır. İmam, şeriatın getiricisi olmamakla beraber onu her türlü tahrif ve sapıklıktan koruyandır. Bu yüzden peygamberlerin masum olmalarını gerektiren deliller onların da masum olduğunu gerekli kılar.
Hatta teknikte de motorun hareketini düzenleyen tezgahlara ihtiyaç duyulur; saatlerde yayların gerilime ve genişlenme durumlarında saatin hareketini belli bir ölçü üzere devam etmesini sağlayan bir alet vardır. Buhar makinelerinde de buharın az ve çok olduğu durumda pistonlara ulaşan buhar miktarını kontrol eden ve buharın fazlasını depolara gönderen ve gerektiğinde depolardan yararlanan bir kontrol sistemi vardır. […]
Kimse “kalbe ne gerek var; kalp bir işe yaramıyor; ne görebiliyor, ne duyabiliyor, ne konuşabiliyor, ne yazabiliyor. Görmek için gözümüz, duymak için kulağımız, konuşmak için dilimiz ve yazmak için elimiz var; artık kalbe ihtiyacımız yoktur” diyemez.
Allah’ın özel rahmeti Muhammed ve onun pak Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun. Laneti de şimdiden kıyamete kadar, onların düşmanlarına olsun. Güç ve kuvvet yalnız Yüce Allah’a aittir.
Peygamberimizden (s.a.a) sonra ümmetin içinde bulunduğu karışık duruma rağmen, beklenen Mehdi (a.s) olayı; Kur’an, Hz. Peygamber (s.a.a) ve İmam Ali tarafından müjdelenmiş ve üzerinde önemle durulmuştur. İmam Ali (a.s) bu hususta şöyle der:
İslâm’ın Tüm Dünyaya Hâkimiyeti İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Kâim (Mehdi) kıyam edince “La ilâhe illellah, Muhammedun resulullah” diye şahadet nidası duyulmayan bir şehir kalmayacaktır.” [1]
Abdullah b. Nâfi’, Müminlerin Emiri Hz. Ali’ye (a.s) düşmandı ve “Yeryüzünün ulaşabileceğim herhangi bir noktasında, Ali’nin Nehrevan’da Haricîlerle savaşıp onları öldürmekte haklı olduğunu ispatlayabilecek biri çıktığını bilirsem, kesinlikle onun yanına giderim!” diyordu.Bir gün ona: “Sence Ali’nin oğulları da mı ispatlayamaz bunu? (Onların yanına da mı gidersin?)” dediklerinde: “Ali Oğulları arasında âlim mi var?” diye sordu. […]
Şiilere göre, Allah’ın Peygamberi’ (s.a.a)’nin halefi ve hilafet aynı halde Nübüvvet İlahi emirdir, halifenin seçimi ve tanıtılması sadece Allah tarafından yapılabilir ve Resulü Ekrem (s.a.a) vesilesiyle halka iblağ edilir.
EHL-İ SÜNNET’İN KİTAPLARI VE MEHDİ’NİN ÖZELLİKLERİ-1
Bazı sünni kardeşler şöyle demekteler: “Şii kitaplarında Mehdi’nin varlığı açık ve belli bir şekilde ifade edilmiştir. Ama Ehl-i Sünnet kitaplarında gizli ve kapalı bir şekilde açıklanmıştır.