İmam Ali’yi (a.s) kısaca tanıyalım-1

İmam Ali (a.s) Fil yılı Receb ayının 13’ünde Kâbe’de dünyaya geldi. Annesi Esed kızı FÂtıma ve babası Ebu Tâlib’dir. Hicri 40. yılı Ramazan ayının 21’inde (m. 28.01.661) Kûfe Mescidinde namaz esnasında secde halindeyken, tüm zamanların en kötüsü olan melun İbn-i Mülcem-i Muradi tarafından şehit edildi. Mübarek türbesi, Irak’ın Necef kentinde bulunmaktadır.
İmam Ali (as), Hz. Muhammed (sav)’in peygamber oluşundan 10 yıl önce dünyaya geldi. İslam tarihi oluşurken, hep Peygamberimizin yanında bulundu. Peygamber Efendimizin vefatından sonra 30 yıl yaşadığı dikkate alındığında 63 yıl ömür ettiği söylenir.
Tarihçiler genelde İmam Ali (as)’ın hayatını beş bölüme ayırmışlardır:
1- Doğumundan Peygamber Efendimizin mebus olduğu ana kadar olan bölümü.
2- Peygamber Efendimizin mebus olduğu andan Medine’ye hicret edişine kadar olan bölüm.
3- Peygamber Efendimizin hicretinden vefat edişine kadar olan bölüm.
4- Peygamber Efendimizin vefatından kendi hilafetinin başlangıcına kadar olan
bölüm.
5- İmam Ali (as)’ın kendi halifelik dönemi.
Tabii ki bu bölümlerle ilgili bilgileri bir makale ölçüsü içerisine sığdırmak mümkün değildir. Bilgi sahibi olmak isteyenler tarih kitaplarına bakabilirler.
Ben burada sınırlı da olsa İmam Ali’nin (as) Kur’an ve hadislerdeki yeriyle ilgili birkaç ayet ve hadis nakledeceğim.
İmam Ali (as) ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de üç yüzün üzerinde ayetin bulunduğu söylenmektedir. Örnek olsun diye birkaçını aktaracağım:
1- Velayet Ayeti: “Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resulüdür ve iman edenlerdir, namaz kılanlar ve rükû ederken zekât verenlerdir.” (Maide: 55).
Herkes bu ayetin İmam Ali (as) hakkında indiği hususunda görüş birliği içerisindedir. Bu konu, Ehl-i Sünnet’in altı muteber kaynağı olarak bilinen “Sihah-i Sitte”de zikredilmiştir. Ayet, Hz. Ali’nin (as) namaz esnasında ve ashabın da orada bulunduğu bir zamanda, yüzüğünü miskin (fakir) birine sadaka verdiğinde nazil olmuştur.
“Veli”, Arap lügatında tasarruf eden anlamına gelmektedir. Cenabı-ı Hak ‘velayet’i (varlık üzerindeki tasarrufu) kendi zatına mahsus kılmıştır. Sonra Resulüne ve İmam Ali’ye bu hakkı vermiştir. Ayet mutlak bir şekilde velayetten söz ettiğine göre, Allah’ın velayeti sonsuz olduğu gibi nebi ve velinin de velayeti geneldir.
2- Tathir Ayeti: “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.” (Ahzab: 33).
Bütün müfessirler (Kur’an’ı açıklayanlar) bu ayetin İmam Ali’nin de içinde bulunduğu Ehl-i Beyt hakkında nazil olduğu hususunda görüş birliği içerisindeler. Ehl-i Sünnet’in birçoğu, örneğin Ahmed b. Hanbel ve diğerleri şöyle nakletmişlerdir: “Bu ayet; Hz. Resûlullah (sav), Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin hakkında nazil olmuştur.”
3- Meveddet Ayeti: “De ki: Sizden tebliğime (Peygamberime) karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma sevgidir.” (Şura: 23).
Ehl-i Sünnet’in en önemli âlimlerinden Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel kendi müsnedlerinde ve Salebi de kendi tefsirinde, ünlü sahabi İbn-i Abbas’tan şöyle naklederler: “Şura/23 ayeti nazil olduktan sonra ben, ‘Ey Allah’ın Elçisi! Sevgileri üzerimde farz olan yakınların kimlerdir?’ diye sordum, ‘Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’dir’ diye buyurdular. Dolayısıyla sevmenin farz olması, itaatin de farz olmasını gerektirir.
4- Vudd Ayeti: “İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince onlar için çok merhametli olan Allah (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem: 96).
Ehl-i Sünnet âlimleri İbn-i Abbas’tan şöyle rivayet etmişlerdir: “Bu ayet, Emirü’l-Müminin Ali hakkında nazil olmuştur. Sevgiden kasıt, müminlerin kalbindeki İmam Ali’ye olan muhabbettir.” (Zemahşeri, el-Keşşaf, c.2, s.425. v.d).
5-Hadi Ayeti: “Sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir hidayetçisi (rehberi) vardır.” (R’ad: 7).
Yine Ehl-i Sünnet âlimleri İbn-i Abbas’tan Resûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: “Ben korkutucuyum ve Ali de hidayet edicidir. Ey Ali! Hidayet olmak isteyenler senin vesilenle hidayet olurlar.” (Müstedrekü’l-Hâkim, c.3, s.129 v.d.).
6- Halkın en hayırlısı ayeti: “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.” (Beyyine: 7).
Yine Ehl-i Sünnet âlimleri İbn-i Abbas’tan şöyle nakleder: “Bu ayet nazil olunca Resûlullah (sav) buyurdular: Onlar (halkın en hayırlısı), sen ve seni takip edenlerdir. Ey Ali! Sen ve takipçilerin Allah’tan razı olmuş ve Allah da onlardan razı bir halde gelirsiniz. Ama senin düşmanlarına Allah gazap etmiş ve başları aşağıda kıyamete gelirler.” (Suyuti, el-Durru’l-Mensur, c.6, s.379 v.d.).

 

…………………………….

yenimesaj.com.tr