Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2

Ehl-i Beyt mektebi niteliklerinden ikincisi; insanlık, ahlak ve şeriat sınırları içerisinde özgür toplum tesis etmektir. Bundaki amaç da toplum ve fertteki ameli ve fikri sapkınlığı ve yine devlet?halk ilişkisini düzene sokmaktır.İslam’ın özgürlüğe bakışı:
İslam, özgürlük konusuna, şu andaki bakışların en iyisi olarak bilinen Batılıların baktığı gibi “salt hak” nazarıyla bakmaz. “Hak’tan daha önemli” bir nazarla bakar. O’nun bir “insanlık değeri” olduğunu kabul eder. Çünkü İslam’a göre insanın değeri, özgürlüğüyle alakalıdır. İnsanın özgürlüğü arttıkça insanlığı da artar.
İslam’a göre, şayet haktan vazgeçmek mümkün olsa bile, değer ve cevher gibi şeylerden vazgeçmek mümkün olamaz. Çünkü insan, hür irade ve özgürlüğüyle faydalar elde eden kâinatın tek yüce varlığıdır. Cemadata (cansızlara) tabii kanunlar hükmeder, hayvanlara arzuları hükmeder, melekler ise öyle itaatkâr varlıklardır ki onları suç işlemeye sevk edecek nefsani bir durumları mevcut değildir. Bundan dolayıdır ki bir hadiste şöyle geçiyor: “Mahlûklar üç sınıftır. Akıllı olmayıp nefsi olan varlıklar, ki bunlar hayvanlardır. Nefsi olmayıp aklı olan varlıklar, ki bunlar da meleklerdir. Hem aklı hem de nefsi olan varlıklar, ki bunlar da insanlardır. Şayet insanın nefsi aklına hükmederse, hayvandan daha aşağı olur. Şayet aklı nefsine hükmederse, meleklerden de üstün olur.”
Kur’an?ı Kerim şöyle buyrulmuştur: “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara: 256).
“Biz insanları doğru yola gönderdik, ya (doğruya uyup) şükreder ya da (uymaz) küfre sapar.” (İnsan: 3).
Nitekim İmam Ali (a.s.)’ın da şöyle ünlü bir sözü var: “Kendinden başkasına kul olma, Allah seni hür olarak yaratmıştır.” (Gürerü’l?Hikem ve Dürerü’l?Kelim, Amedi, s.421, Beyrut, Daru’s?Safve baskısı).
Aynı şekilde İmam Hüseyin (a.s.) da Aşura günü Kûfelilere hitaben şöyle seslenmişti:
“Ey Ebu Süfyan evlatlarının izcileri! Şayet dininiz yoksa ve kıyamette de hesap vermekten korkmuyorsanız, bari dünyanızda özgür insanlar olunuz.”
Ehl?i Beyt mektebinin niteliklerinden üçüncüsü, insan haklarının toplum ya da devlet koruması altında olmasıdır. Bu da insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve güven garantisi vermektir. Günümüzdeki ismi “sosyal güvence” veya “hayat garantisi” olarak bilinen şey, herkese güzel bir yaşam garantisi vermektir.
Sosyal güvence ve yaşlılık sigortası:
Şöyle rivayet edilir, İmam Ali (a.s.) Kûfe caddelerinden birindeydi. Yaşlı ve âmâ bir dilencinin geçtiğini gördü. “Kimdir bu?” diye sordu. Hıristiyan birisi olduğunu söylediler. İmam şöyle buyurdu: “Yaşlanıp işten düşene kadar ondan yararlandınız, şimdi de onu (dünya nimetlerinden) men ettiniz öyle mi? Hemen ona Beytü’l?Maldan maaş bağlayınız.” (Vesailü’ş?Şia, Hürr Amili, c.11, s.49, Bab: 19).
Görüldüğü üzere Ehl?i Beyt mektebi insan onuruna çok büyük değer vermiştir. Bunun için İslam, sosyal sigorta kurumu oluşturduğu gibi, yaşlılık sigortası da oluşturmuştur. Gerçekte günümüzde  henüz yeni gelişen ve medeniyet ölçüsü sayılan yaşlılık sigortası, daha bundan 1400 yıl önce İmam Ali (a.s.) tarafından tesis edilmiştir.

………………………

yenimesaj.com.tr